-
Cilt: 18, Sayı: 1, Yıl: Haziran 2016
KAPAKDIŞ KAPAKİÇ KAPAKSUNUŞDANIŞMA KURULUHAKEM LİSTESİİÇİNDEKİLERÖN BİLGİLER
WTO-TİCARETİ KOLAYLAŞTIRMA ANLAŞMASI VE TÜRKİYE İÇİN DEĞERLENDİRMELER
- DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü) üyeleri Aralık 2013’de Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması üzerine müzakerelerini tamamlamış ve Anlaşmanın, üyelerin üçte ikisinin onaylama süreçlerinin tamamlanmasının ardından yürürlüğe girmesi karara bağlanmıştır. Ticaretin kolaylaştırılması kavramına yönelik standart bir tanım bulunmamakla birlikte, en genel ifade ile kavram; gümrük işlemlerinin modernizasyonu, uyumlaştırması ve basitleştirmesi işlemlerini kapsamaktadır. Türkiye ticareti kolaylaştırma kavramı açısından Gümrük Birliği sürecinde gümrük idareleri uygulamalarında Avrupa Birliği’ne önemli ölçüde uyum sağlamış olsa da konunun uluslararası endeksler açısından değerlendirilmesi daha gerçekçi bir analizi mümkün kılmaktadır. Avantajlı lojistik hizmetleri, hava ve kara yolu altyapısı ve gümrük hizmetlerine sahip olan ülkemizi ticareti kolaylaştırma anlaşmasının fırsatlarından yararlandıracak alanlar arasında; gümrük idarelerinin etkinliği, bilişim ve iletişim teknolojilerinin kullanımı ve güvenlik koşullarının iyileştirilmesi sayılabilir. Bu açıdan TFA ülkemizin olanak ve önceliklerini yeniden değerlendirmek için önemli bir fırsattır.
[ PDF DOSYASI ]
YÖNETİŞİM MEKANİZMASI SEÇİMİ: “YAP VEYA SATIN AL” KARARI
- Bu çalışmada işlem maliyeti yaklaşımı, stratejik yönetim ve kaynak temelli görüşlerin önermeleri doğrultusunda örgütlerin “yap veya satın al” kararı incelenmiştir. Sözü edilen kararın verilmesinde belirsizlik, varlık özgülüğü, fırsatçılık, koordinasyon ihtiyacı, konuya ilişkin temel iki görüş olan İşlem Maliyeti Kuramı (İMK) ve Kaynak Temelli Görüş (KTG)’nin varsayımları çerçevesinde değerlendirilmiştir. Örgütler için “yap” kararı, dikey bütünleşme stratejisini, “satın al” kararı da DKK (Dış Kaynak Kullanımı) stratejisini gündeme taşıdığından, dikey bütünleşme ve DKK konusuna değinilmiş, her iki yönteme ilişkin tartışmalar gözden geçirilerek, sözü edilen yöntemlerin avantajlı ve dezavantajlı yönlerine işaret edilmiştir. Yönetişim mekanizması seçiminde, belirsizlik, varlık özgülüğü, fırsatçılık, koordinasyon ihtiyacının, birlikte veya ayrı ayrı dikey bütünleşme lehine karar verilmesi yönünde etkili olacağı görüşüne ulaşılmıştır. Ayrıca, her kararda olduğu gibi “risk algısı”nın da bu kararın verilmesinde temel unsurlardan biri olacağına işaret edilmiş, sistematik risklerin azaltılmasına yönelik öneride bulunulmuştur.
[ PDF DOSYASI ]
BORSA İSTANBUL’DA İŞLEM GÖREN SİGORTA VE BES ŞİRKETLERİNİN FİNANSAL PERFORMANSININ GRİ İLİŞKİSEL ANALİZ YÖNTEMİ İLE İNCELENMESİ
- Sigortacılık sektörü, ülke ekonomisine sağladığı katma değer ve finans sektörü içerisindeki artan payı bakımından, gün geçtikçe önemli bir sektör haline gelmeye başlamıştır. Bu çalışmada, Borsa İstanbul (BİST) bünyesinde işlem gören yedi sigorta şirketi ile bir bireysel emeklilik şirketinin finansal performansı incelenmiştir. Çalışmanın analiz tekniği olarak çok kriterli karar verme yöntemlerinden “Gri İlişkisel Analiz” yöntemi tercih edilmiştir. Çalışmanın veri seti olarak ise Borsa İstanbul’a kote olmuş 8 şirketin 2013 yılı sonu verileri kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre; şirketlerin yarısının sermaye yapılarının etkin olduğu, yani şirketlerin yarısında finansal kaldıracın minimize edildiği görülmüştür. Ayrıca GİA yöntemine göre, cari oranı ve karlılık oranları (net kar marjı, hisse başına kar, öz sermaye karlılığı ve aktif karlılığı) düşük olan şirketlerin etkinlik düzeylerinin de düşük olduğu ve sıralamada son sıralarda yer aldığı tespit edilmiştir. Çalışma bulguları, rakiplere nazaran başarılı finansal performansın, sermaye yapısında öz sermaye düzeyini yüksek tutmak, yüksek likidite düzeyini muhafaza etmek ve karlılığı arttırmakla elde edildiğini göstermektedir.
[ PDF DOSYASI ]
TÜRKİYE’DE 2003 SONRASI BUĞDAY VE GÜBRE FİYATLARI İLİŞKİSİNİN PİYASA YAPILARI BAKIMINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
- Doğası gereği devlet müdahalesine ihtiyaç duyan tarımsal ürün piyasalarında yapılacak müdahalenin hedefi, niteliği ve ölçüsü günümüzde süregelen tarımsal destekleme politikaları hakkındaki tartışmaların temelini oluşturmaktadır. 1980’li yıllardan itibaren Türkiye ekonomisinde tüm piyasalarda egemen hale gelen ve tarım sektörü özelinde 1999 IMF stand-by antlaşmasıyla somut olarak ifadesini bulan neo liberal anlayış, tarımsal politikaların fiyat ve miktara müdahale olmaksızın alternatif destekleme yöntemleri çerçevesinde yürütülmesi gereğini savunmaktadır. Bu temel koşul altında yürütülecek destekleme politikalarının etkinlik koşulunu sağlayarak üretici ve tüketici refahını beraberce artıracağı ve fiyatların bu konuda güvenilir bir gösterge olmasına dayanılarak tarımsal destekleme politikalarının başarı düzeyinin artacağı düşünülmektedir. Bu çalışmada Türkiye tarımı için üretim ve tüketim bakımından temel ürün olma özelliğine sahip buğday ve buğday üretiminde temel girdi olan gübre fiyatları ilişkisi girdi ve ürün piyasalarındaki farklı piyasa yapıları perspektifinden araştırılmaktadır.
[ PDF DOSYASI ]
SIRBİSTAN’IN AB SERÜVENİ
- Sırbistan hem tarihsel geçmişi hem de şu anki durumu itibariyle Avrupa’nın ve Balkanların en önemli ülkelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bir grup tarafından Eski Yugoslavya’nın kalbi olarak nitelendirilen Sırbistan, AB’ye tam üye olmayı amaçlamaktadır. Tarihsel olarak bakıldığında Sırbistan’ın AB ile ilişkileri savaş suçları, Kosova’nın durumu gibi bazı nedenlerden dolayı sancılı olmuştur. Yine de Sırbistan 2000 yılında AB’nin potansiyel aday ülkesi olmuştur. 2008 yılında da AB ile İstikrar ve Ortaklık Anlaşmasını imzalamıştır. 2012 yılında AB’ye aday ülke olan Sırbistan, AB ile müzakerelere devam etmektedir. Bu çalışma Sırbistan’ın neden AB’ye üye olmak istediğini ve neden AB’nin Sırbistan’la yakından ilgilendiğine yönelik değerlendirmeler yapmaya çalışacaktır.
[ PDF DOSYASI ]
TÜRK TOPLUMUNDA YAŞAM TARZLARI İLE TÜKETİM DAVRANIŞLARI İLİŞKİSİ
- Bir toplumun yaşam tarzının o toplumun tüketim davranışlarını etkilediği bilinen bir gerçektir. Bu konu üzerine ülkemizde küçük yerleşim yerlerini konu alan ve küçük örnekler üzerinde birçok saha çalışması yapılmış, sonuçları da yayımlanmıştır. Bu çalışmada diğer araştırmalardan farklı olarak; Türkiye’ de gerek Türkiye İstatistik Kurumu, gerekse diğer kuruluşların on iki bölge düzeyinde yürüttüğü bazı araştırmaların sonuçları kullanılmıştır. Bu araştırmalardan hane halklarının yaşam tarzına dair ipuçlarını gösteren ekonomik, demografik ve kültürel özelliklerinden seçilen bazı değişkenler ile yine aynı bölge düzeyinde hane halklarının seçilen tüketim davranışları arasındaki ilişkiler değerlendirilmiştir. Ortaya çıkan bulgular; bölge düzeyinde hane halklarının yaşam tarzları ile tüketim davranışları arasında doğrusal veya ters yönlü olmak üzere güçlü bir ilişki olduğunu göstermiştir.
[ PDF DOSYASI ]
SÜREÇ YÖNETİMİ OLGUNLUK MODELLERİ VE BİR ORGANİZASYONUN VE SÜREÇ YÖNETİMİ OLGUNLUĞUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ
- Süreç yönetimi olgunluk modelleri işletmelerin süreç yönetimi olgunluk seviyelerini belirleyen ve bir üst olgunluk aşamasına ulaşmak adına atılması gereken adımlarla ilgili işletme yöneticilerine rehberlik eden modellerdir. Süreç yönetimi olgunluk modelleri açısından işletmenin bulunduğu seviyeye göre bir üst olgunluk seviyesi, süreç yönetimine ilişkin daha başarılı uygulama ve sonuçları ifade etmektedir. Literatürde süreç olgunluğunun değerlendirilmesi amacıyla geliştirilmiş çok sayıda olgunluk modeli mevcuttur. Bu çalışmada, en yaygın uygulanan süreç yönetimi olgunluk modellerinden biri olan ve Hammer tarafından geliştirilen “Süreç ve Organizasyon Olgunluk Modeli” ile İzmir’de faaliyet gösteren bir yüksekokulun iş süreçlerinin süreç olgunluk seviyeleri ve organizasyon süreç yönetimi olgunluk seviyesi değerlendirilmiş ve sonuçlara göre iyileştirilmesi gereken kapasite alanları belirlenmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
AFYONKARAHİSAR’DA BAZI MESLEK GRUPLARININ CİNSİYETE DUYARLI BÜTÇELEME ALGISI
- Bu çalışmada, hemşire, öğretmen, defterdarlık çalışanları, imam-müezzin, araştırma görevlisi -öğretim görevlisi, öğretim üyesi ile üniversite öğrencilerden oluşan yedi farklı meslek gurubu vardır. Bunların kadın-erkek eşitliğine nasıl baktığı ve Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme algıları incelenmiştir. Çalışmada katılımcıların Türkiye’de kadın- erkek eşitliğine nasıl baktıkları, eşitsizlik var ise bunun önlenmesine yönelik hangi mekanizmaların kullanılması gerektiği irdelenmiştir. Ayrıca, kadın-erkek eşitliğinin sağlanabilmesinde merkezi yönetim bütçesinin nasıl kullanılması gerektiğine ilişkin eğilimler belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmada, Türkiye’de kadın ve erkekler arasında eşitsizlik algısının ciddi boyutta olduğu gözlenmiştir. Bu algının düzeltilebilmesi için öncelikle aileden başlayarak toplumun tüm kesimlerinde çalışmalar yapılması gereklidir. Bu çalışmaların hedefine ulaşabilmesi için, kamu harcamaları ve kamu gelirleriyle desteklenmesi gerekmektedir. Afyonkarahisar’da yapılan bu çalışma ülkemiz uygulamalarına yön vermesi önem taşımaktadır.
[ PDF DOSYASI ]
VERGİ YAPISINDA BİR REFORM ÖNERİSİ OLARAK VERGİ İNDİRİMLERİ,POLİTİKASI VE TÜRK VERGİ SİSTEMİ
- Vergiler, ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için en iyi kamu geliri olarak kabul edilir. Ancak Türkiye’de vergi gelirleri kamu ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır. Bu yüzden vergi gelirlerinin artırılması, devletin borç yükünün ve beraberindeki faiz yükünün azaltılması gerekmektedir. Türkiye’de önemli sorunlardan birisi, vergi yükü dağılımındaki dengesizliktir. Çünkü vergi yükü küçük bir kesimin üzerinde yoğunlaşmıştır. Temel olarak vergilerde indirimlerin, bu yolla vergi tabanının genişlemesine katkıda bulunacağı düşünülmektedir. Bu sayede vergi yükünün daha adaletli ve dengeli dağılımı sağlanabilecektir. Böylece vergi yükü küçük bir kesime yüksek bir oranla yüklemek yerine, bütün mükelleflere dağıtarak her birinden daha az oran ve miktarda, ama hepsinden vergi alınmasının daha adil olacağı düşünülmektedir. Bu çalışma; vergi indirimleri yoluyla, özellikle yüksek vergiler nedeniyle kayıt altına alınamamış kaynaklara ulaşmayı, vergi kaçıranları koruyan düzenlemelerin önüne nasıl geçileceği ve vergi hasılatının vergi tabanı genişletilerek artırılması ile ilgili yöntemleri araştırmaktır.
[ PDF DOSYASI ]
SOSYAL AMACA YÖNELİK PAZARLAMADA TÜKETİCİ TERCİHLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
- İşletmeler satışlarını arttırmak, imajlarını geliştirmek ve aynı zamanda bir sosyal amaca destekte bulunmak için sosyal amaca yönelik pazarlamadan her geçen gün artan bir şekilde yararlanmaktadırlar. Ancak sosyal amaca yönelik pazarlamanın etkinliği ve başarısı birçok faktöre bağlıdır. Bu sebeple, bu araştırma sosyal amaca yönelik pazarlamada tüketici tepkilerinin amaç tipine, fiyat-bağış miktarına ve cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığını incelemektedir. Kolayda örneklem yardımıyla seçilen Uşak Üniversitesi’nde görev yapan 113 akademisyenden toplanan veriler, Tekrarlı Ölçüm ANOVA kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda cinsiyet ve fiyat-bağış miktarının tüketicilerin satın alma niyetlerini etkilemediği görülmüştür. Ancak, tüketicilerin satın alma niyetlerinin sosyal amacın türüne ve cinsiyet* fiyat-bağış miktarının karşılıklı etkileşimine göre anlamlı bir şekilde farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
LOJİSTİK KÖY KURULUŞ YERİ SEÇİMİNDE TOPSIS YÖNTEMİYLE MERKEZLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
- Lojistik köylerinin kurulması, coğrafik açıdan küresel lojistik yolları üzerinde bulunan ülkemizin ekonomik gelişmesi açısından çok stratejik bir yatırım seçeneğidir. Kuruluş kararı sonrasında alınması gereken ilk karar da bu köylerin ülkemizin hangi bölgelerinde olması gerektiği üzerinedir. Kuruluş yeri seçim problemlerinde mevcut kullanılan birçok yöntem bulunmakla birlikte, bunlar içerisinde çok kriterli karar verme yöntemleri ilk sıraları almaktadır. Lojistik köyler için kuruluş yeri seçiminde etkili bir çok kriter bulunmaktadır. Çalışmada lojistik köy olmaya en uygun merkez veya merkezlerin tespit edilebilmesi için aday merkezler, 4 ana kriter altında yer alan toplam 22 kriter ve TOPSIS yöntemi yardımıyla değerlendirilmiş ve lojistik köy olmaya en uygun 3 merkez önerilmiştir. Yapılan değerlendirme sonucunda lojistik köy olmaya aday en uygun ilk 3 merkez olarak sırayla Mersin-Merkez, Konya-Merkez ve Bilecik-Bozüyük yer almıştır.
[ PDF DOSYASI ]