-
Cilt: 17, Sayı: 2, Yıl: Aralık 2015
İŞLETMELERDE FİNANSAL YATIRIM GÜÇLERİ İLE ÜRETİM-PAZARLAMA BAŞARISI ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN İNCELENMESİ
- Türkiye ekonomisinde lokomotif sektörlerinden birisi metal sektörüdür. Bu sektörde önemli merkezlerden birisi ise Kırıkkale’dir. Bu çalışmanın amacı, Kırıkkale ili metal sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin yatırım gücü bileşenlerinin, üretim-pazarlama başarılarına etkilerinin araştırılmasıdır. Bu çalışmada işletmenin temel 4 fonksiyonundan birisi olan sermayenin (diğer bir deyişle yatırım gücü) işletmenin diğer fonksiyonlarından pazarlama ve üretim başarılarına etkileri araştırılmıştır. Kırıkkale ili metal sektöründe faaliyet gösteren 49 adet firma ile anket yöntemi ile toplanan verilerin analizinde ortaya konulan 8 hipotezden “Firmaların kapasite kullanım oranları, firmaların finansal kaynaklara ulaşım imkânlarına göre farklılık göstermez” ve “Firma stoklarının aktif içindeki payları, firmaların makine parklarının kayıtlı değerlerine, yatırım tutarlarına ve özkaynak toplamlarına göre farklılık göstermez” hipotezi doğrulanmıştır. Bu da işletmelerin üretim ve pazarlama başarılarından bazılarının işletmelerin yatırım güçleri ile ilişkisinin olmadığını göstermiştir. Türkiye’deki toplam üretim işletmelerinden %0,3’lük bir paya sahip olan ve sanayisi gelişmekte olan Kırıkkale iline yönelik bu çalışma imalat sanayinin yatırım gücünün tespiti, işletmenin üretim ve pazarlama başarısı üzerine etkisi bakımından mevcut durumunun tespiti ve sektörün gelişmesi açısından önemlidir.
[ PDF DOSYASI ]
ALTIN BANKACILIĞI VE ALTIN İŞLEMLERİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ
- Altının gerek büyük yatırımcı gerekse hanehalkı tarafından yaygın olarak talep edilmesi farklı şekillerde değerlendirilmesi sonucunu ortaya çıkarmıştır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) bankaların, Cumhuriyet Altın sikkeleri ve ziynet altınlarının alım-satımı ile Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarında işlem gören ve standart nitelikleri yetkili merciler tarafından belirlenen kıymetli madenleri esas alan sözleşmelerin alım-satımını yapabilmesini öngören yönetmelik ile atıl altınların ekonomiye kazandırılması ve kayıt altına alınması açısından önemli bir adım atmıştır. Halihazırda bankalar, Türkiye’de ve yurt dışında yerleşik gerçek ve tüzel kişiler adına vadeli veya vadesiz olarak altın, gümüş ve platin depo hesabı açabilirler. Yıllar itibariyle altın işlemlerinin mevduat ve kredi olarak finansal tablolardaki ağırlığı artmaktadır. Bu çalışmada, bankaların altın mevduat ve kredi işlemlerinin muhasebebeleştirilmesi örneklerle incelenmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
TÜRKİYE’DEKİ DOĞAL VE ORGANİK ÜRÜN ÜRETİCİLERİNİN YAŞADIĞI PAZARLAMA SORUNLARI: KEŞİFSEL BİR ARAŞTIRMA
- Doğanın dengesinin ve insanların sağlıklarının bozulmasında, geleneksel tarım uygulamaları sonucu ortaya çıkan olumsuz sonuçların rolü büyüktür. Bugüne kadar yapılan pek çok çalışmada, doğal/organik ürün tüketicileri incelenmiş olup üreticilerin yaşadığı sorunlara ilişkin çok fazla çalışmaya rastlanılmamıştır. Bu nedenle bu araştırmada, doğal/organik ürün üreten işletmelerin yaşadıkları pazarlama sorunlarını ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. 2 uzman görüşü alınarak oluşturulan görüşme formu, yargısal örnekleme aracılığıyla 9 organik, 9 doğal ürün üreten işletme sahiplerine e-posta aracılığıyla uygulanmıştır. Katılımcılar doğal /organik ürün olarak sirke, tarhana, et, peynir, tereyağ, zeytinyağı, sebze-meyve, krem, sabun, yumurta, tavuk gibi ürünleri ağırlıklı olarak üretmektedirler. Araştırmada, doğal ve organik ürün üreten işletmelerin sorunlarının benzer olduğu tespit edilmiştir. Üreticilerin hemen hepsi devlet desteğinin azlığından, tüketicilerin yeterince bilinçli olmadığından bahsetmektedir. Organik üreticiler ise sertifikasyon prosedürleri ve masrafları konusunda sorun yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Sürümün düşük olmasından dolayı maliyetlerin fazla olması, küçük ölçekli üretim yapıldığı için yaşanan pazarlama sorunları, aracı kullanarak satış yapanlar için satıcıların bilinçsiz olması, tüketicilerdeki fiyat algısı yaşanan diğer sorunlardır.
[ PDF DOSYASI ]
PERAKENDE SEKTÖRÜNDE SATIŞ ELEMANLARININ EĞİTİMLERİNİN VE KİŞİSEL NİTELİKLERİNİN SATIŞ BAŞARISI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: İZMİR ÖRNEĞİ
- Günümüzde iş dünyasında ve perakende sektöründe görülen hızlı değişim ve gelişmelerin sonucu olarak işletmeler arası rekabetin artması ürünlerin pazarlanmasını zorlaştıran bir ortam yaratmış, buna bağlı olarak da satış giderek önem kazanan bir pazarlama faaliyeti haline gelmiştir. Bu kapsamda çalışmada, satış süreci dâhilinde satış eğitimi ve kişisel nitelikler gibi kriterlerin satış başarısı üzerinde yarattığı etkilerin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, yüz yüze anket yöntemiyle perakende sektöründe çalışan 496 satış elemanıyla görüşülmüştür. Çalışma sonucunda satış başarısı ile eğitim seviyesi arasında doğrudan ilişkisi bulunamamasına rağmen satış eğitiminin satış başarısını dolaylı olarak etkilediği tespit edilmiştir. Bununla beraber başarılı bir satış elemanının sahip olması gereken özelliklerde satış eğitimi yoluyla geliştirilebilecek kişisel niteliklerin ön plana çıkması dikkat çekici bir bulgu olarak saptanmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
İSKANDİNAV ÜLKELERİ VERGİ SİSTEMLERİ VE GELİRLERİNİN KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZİ
- Çalışmada Avrupa’nın en kuzeyinde yer alan ve İskandinav ülkeleri olarak adlandırılan Danimarka, İsveç ve Norveç’in vergi sistemleri ve gelirlerinin analiz edilmesini amaçlamaktadır. Analiz dönemi 1995-2013 yılları arasını kapsamaktadır. İskandinav ülkelerinin vergi sistemlerinin çalışma konusu olarak seçilmesinin temel sebepleri; kişi başına düşen gelirin yüksek olması, sosyal refah devletinin dünyadaki önemli örneklerinden olmaları, dengeli ve istikrarlı büyümeleri, düşük enflasyon ve işsizlik oranlarına sahip olmaları ve ikili gelir vergisi modelinin öncülüğünü yapmalarıdır. İskandinav ülkeleri pek çok ekonomik gösterge açısından dünyanın önde gelen ülkeleridirler ve bu durum vergi sistemleri açısından da benzerdir. Üç İskandinav ülkesinin vergi sistemleri birbirine benzemekte ve vergilerin GSYH içerisindeki payları da oldukça yüksektir. Kişi başına düşen milli gelir seviyelerinin yüksek olması, sosyal refah devleti uygulamaları ve devletin ekonomideki payının yüksekliği; İskandinav ülkelerinin vergi yüklerinin yüksek olmasına sebep olmaktadır. Danimarka kişisel gelir vergisinin GSYH içerisindeki payının en yüksek olduğu ülke olarak göze çarparken; Norveç’te kurumlar vergisinin GSYH içerisindeki payının yüksekliği ile dikkat çekmektedir.
[ PDF DOSYASI ]
TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN CAMELS ANALİZİ YÖNTEMİYLE 2002-2013 YILLARI ARASINDA PERFORMANS ANALİZİ
- Çalışmamızda uluslararası ekonomik birimler tarafından kabul görmüş ve kullanılan CAMELS analiz yöntemiyle, Türk Bankacılık Sektörünün 2002/2013 yılları arasındaki performansı Kamu, Yerli Özel, Yabancı ve Katılım Bankaları olarak ayrılan 4 grupta karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Analizin 11 yıllık bir süreyi ele alması ve bu süreçte yaşanan yerel ve küresel krizlerin sektör üzerindeki etkilerini en iyi şekilde görmemize yardımcı olmaktadır. 2001 ekonomik krizi sonrası kurulan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun kontrolü altında bankaların bilançolarında düzelme ve güçlenme görülmüştür. Analizde Yerli Özel Sermayeli bankalar yönetim kalitesi ve karlılıkta göstermiş oldukları başarılı performans ve güçlü sermaye yapıları ile en yüksek notu sahip banka grubu olmuştur. Kamu Bankaları 2001 krizi sonrasında güçlü sermaye yapısı ve aktiflerinde sağladıkları düzelme ile 2. sırada yer almıştır. Yabancı bankalar son dönemde takip oranlarının artmasının karlılık ve yönetim kalitesi üzerindeki etkileri ile zayıf bir görüntü çizmiştir. Analizde Katılım bankaları sermayelerinin diğer banka gruplarına göre güçsüz kalması, faizsiz enstrümanlar kullanım zorunluğu nedeniyle aktif yapısında fon işlemelerinin fazlalığı olumsuz yönde etkilemiştir.
[ PDF DOSYASI ]
KİŞİ BAŞINA GELİR İLE ÇEVRE KİRLİLİĞİ ARASINDAKİ İLİŞKİ: GELİR SEVİYESİNE GÖRE ÜLKE GRUPLARI İÇİN ÇEVRESEL KUZNETS EĞRİSİ UYGULAMASI
- Gelirdeki artışla çevre kirliliği arasında ters-U şeklinde ilişkinin bulunduğunu öne süren Çevresel Kuznets Eğrisi (ÇKE) hipotezinin testi, son yıllarda artan çevre kirliliği ile beraber yapılan çalışmaların önemli konuları arasındadır. ÇKE hipotezinin geçerliliğini analiz eden bu çalışmanın literatürdeki diğer çalışmalardan farkı, analiz edilen ülkelerin gelir gruplarına göre ayrılması ve kirlilik değişkeni olarak CO2 (karbondioksit) dışında N2O (nitrikoksit) ve CH4 (metan) gibi iki emisyon verisinin daha kullanılmasıdır. Çalışmada; 31’i düşük, 79’u orta, 47’si ise yüksek gelir grubu toplam 157 ülkenin CO2, N2O ve CH4 verileri ile kişi başına GSYH, kişi başına enerji tüketimi ve nüfus yoğunluğu yıllık verileri 1980-2012 yılları için derlenmiştir. Panel veri modelleriyle, belirtilen 3 gelir grubu ve tüm ülkeler için toplam 12 model tahmin edilmiştir. Yapılan tahminler sonucunda, ekonomik büyüme ve kirlilik arasında üç modelde N şeklinde ilişkiye rastlanılmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
6360 Sayılı Büyükşehir Yasası ve Kamu Personelinin Durumu
- Türkiye’de, son yıllarda gerçekleştirilen önemli reform çalışmaları bulunmaktadır. Bunların içinde, yerel yönetimlerin yeniden yapılanmasına yönelik çalışmaların sayısı artmaktadır. Bu reform çalışmalarıyla ilgili hükümetin en son yürürlüğe koyduğu yasa; 6360 sayılı yeni Büyükşehir Yasasıdır. 6360 sayılı yeni Büyükşehir Yasası ile yürürlüğe giren yenilikleri özet olarak ifade etmek gerekirse; büyükşehirlerin sayısının 30’a yükselmesi ve 30 büyükşehirde il sınırlarının büyükşehir sınırları haline getirilmesi; ayrıca yine bu büyükşehirlerde il özel idarelerinin ve köylerin kaldırılmasıdır. Bu çalışmada, 6360 sayılı yeni Büyükşehir Yasasının genel değerlendirilmesi, Türk kamu personel yönetimine etkileri ve yeni yasa sonucunda kamu personelinin durumu hakkında değerlendirmelerde bulunulmuştur. Çalışmanın sonucu olarak da, yeni bir kamu personel rejimine geçilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
VERGİ HARCAMALARI: SEÇİLMİŞ BAZI OECD ÜLKE UYGULAMALARI
- Vergi harcaması, devletin bazı faaliyetleri desteklemek için alacağı gelirden vazgeçmesi olarak tanımlanmaktadır. Farklı bir ifadeyle vergi harcaması, devletin vergi sistemi aracılığıyla vazgeçtiği gelir olarak ifade edilmektedir. Bu tanımlamadan anlaşılacağı üzere vergi harcaması, vergiye tabi olması gerekirken devletin çeşitli ekonomik ve sosyal sebeplerle vergi muafiyetleri ve indirimleri gibi benzer uygulamalar yoluyla vazgeçtiği vergi gelirleri olarak da açıklanmaktadır. Vergi harcama türlerini genel olarak vergi muafiyeti, vergi indirimi, vergi ertelemeleri ve vergi kredileri şeklinde sıralamak mümkündür. Çalışmada OECD ülkeleri arasında yer alan Amerika, İngiltere, İspanya, Fransa ve İtalya gibi ülkelerin vergi harcamaları uygulamaları açıklanmaktadır. Ülkelerin vergi harcama türleri, vergi harcama raporlarının değerlendirilmesi, uygulanan vergi harcamalarının GSYH içerisindeki payları ve vergi harcama yükleri bu çalışmanın konularını içermekte ve ülkeler vergi harcamaları yönüyle kıyaslanarak incelenmektedir.
[ PDF DOSYASI ]
OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDA BÜTÇE DENGESİNİN GELİŞİMİ: 1643-1918
- Bütçeler, devletlerin sahip oldukları fonksiyonları yerine getirmede tarihsel süreç içerisinde önemli görevler üstlenmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğunda bütçeler, maliye politikası aracı olmaktan ziyade hükümdar nezdinde hesaplara kesinlik kazandırmak amacı taşımış ve bütçe kayıtlarının tutulmasına önemle uyulmuştur. Bu kapsamda çalışmada Osmanlı İmparatorluğunun 1643-1918 yılları arasındaki bütçe gelir-gider miktarları ve bütçe dengesi incelenmektedir. Çalışma sonuçlarına göre İmparatorluğunun askeri ve siyasi anlamda güçlü olduğu dönemlerde bütçe fazlasının oluştuğu; askeri ve siyasi anlamda zayıf olduğu dönemlerde ise bütçe açığının oluştuğu ortaya çıkmıştır. Bütçe açıklarının, özellikle 18. yüzyıldan sonra arttığı ve 19. yüzyılda kronik bir hale dönüştüğü görülmüştür.
[ PDF DOSYASI ]
VERGİ KÜLTÜRÜ VE VERGİ AHLAKI : İTALYA- TÜRKİYE
- Vergi kültürü vergi ahlakını etkileyen faktörler arasında yer almaktadır. İki farklı vergi kültürüne sahip olan İtalya ve Türkiye’nin vergi ahlakının karşılaştırılması ve vergi ahlakının belirleyenlerinin tespit edilmesi amacıyla yapılan çalışmada her iki ülkenin vergi ahlak skorunun birbirine yakın olduğu belirlenmiştir. Her iki ülkede de kamu kaynaklarının israfı ve algılanan sübjektif vergi yükü vergi ahlakını en çok etkileyen faktörlerdir. Yapılan teste göre kültür değişkeninin vergi ahlakını etkilemediği tespit edilmiştir. Her iki ülkede demografik faktörler olarak cinsiyet ve yaş değişkeni vergi ahlakını etkilemektedir. Türk katılımcılar içerisinde erkeklerin vergi ahlakı kadınlardan daha yüksek çıkmıştır. İtalyan katılımcılarda ise kadınların vergi ahlakı erkeklerden daha yüksek çıkmıştır. Her iki ülke içinde yaş ilerledikçe vergi kaçırma eğiliminin arttığı ve vergi ahlakının düştüğü görülmektedir.
[ PDF DOSYASI ]