-
Cilt: 16, Sayı: 1, Yıl: Haziran 2014
KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK AÇIKLAMALARININ FİNANSAL PERFORMANS ÜZERİNE ETKİSİ: BIST-30’DA BİR UYGULAMA
- Bu çalışma, kurumsal sosyal sorumluluk açıklamalarının işletmelerin finansal performansına etkisinin olup olmadığının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla, 2011 ve 2012 yıllarında BIST-30 endeksinde yer alan 6 üretim işletmesinin finansal tabloları ve Kurumsal Yönetim İlkeleri Uyum Raporlarında, kurumsal sosyal sorumluluk kapsamında vermiş oldukları bilgiler incelenmiştir. Çalışmada işletme performansı göstergesi olarak, işletmelerin ilgili yıllarda hesaplanmış finansal oranları kullanılmıştır. Bağımsız değişken olarak seçilen kurumsal sosyal sorumluluk açıklamaları işletmelerin toplum, ürün/tüketici, çevre ve çalışanlar ile ilgili yaptıkları açıklamalardır. İşletmelerin finansal tabloları oran analizi yöntemiyle, Kurumsal Yönetim İlkeleri Uyum Raporları ise içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiştir. Çalışmada bağımsız değişkenlerin (kurumsal sosyal sorumluluk açıklamaları), bağımlı değişkenler (finansal oranlar) üzerindeki etkilerinin istatiksel olarak araştırılması için İki Yönlü Manova analizi kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesi sonucunda, toplumun kurumsal sosyal sorumluluk açıklamalarına genel olarak duyarlı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
PROMETHEE SIRALAMA YÖNTEMİNİN KONUT PROJELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİNDE KULLANILMASI
- Türk ekonomisinin en önemli ve hızla gelişen sektörlerinden biri konut sektörüdür. Konut sektörüne olan bu ilgi, birçok yeni konut projesinin satışa sunulmasına neden olmaktadır. Konut projelerinin karar vericiler tarafından değerlendirilmesi, çok kriterli bir karar verme problemi olarak ele alınabilir. Çok Kriterli Karar Verme problemlerini çözebilmek amacıyla birçok farklı yöntem geliştirilmiştir. Bu çalışma kapsamında, en etkin ve kolay uygulanabilir Çok Kriterli Karar Verme yöntemlerinden biri olan PROMETHEE yöntemi ve GAIA düzlemi kullanılarak, İzmir ili Karşıyaka ilçesinde satışa sunulmuş olan çeşitli konut projelerinin, konfor, büyüklük, oda sayısı, şehir içi konum gibi özellikler bakımından değerlendirilmesi gerçekleştirilmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
YÖNETİM RAPORLAMA SİSTEMİNDE SORUMLULUK MUHASEBESİ: BİR İNŞAAT İŞLETMESİNİN MALİYET MERKEZİNE YÖNELİK PERFORMANS ANALİZİ
- İşletmelerin iç kontrol sisteminde kritik yere sahip olan yönetim raporlama sistemleri, yöneticinin problemlere doğru ve zamanda yönelmesini sağlar. Bu durum işletmenin amaçlarına ulaşmasını destekleyecek sonuçlar doğurur. İşletmelerde yönetim raporlama sistemlerinin büyük bir kısmını sorumluluk muhasebesi oluşturur. Birçok firma sorumluluk raporlama sistemlerini işletme içindeki sorumluluk alanları etrafında yapılandırır. Sorumluluk muhasebesi; her bir sorumluluk merkezinin planları, bütçeleri, eylemleri ile fiili sonuçlarını ölçen bir sistemdir. Sorumluluk merkezleri için düzenlenen sorumluluk raporları genellikle finansal başarının ölçülmesine yöneliktir. İşletmelerde en sık rastlanan sorumluluk merkezleri maliyet, kar, yatırım ve gelir merkezleridir. Maliyet merkezleri, bütçelerle belirlenen limitlerde maliyet yönetimi yapabilme sorumluluğunda olan örgütsel birimlerdir.
[ PDF DOSYASI ]
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ VE HUKUK AÇILARINDAN PERFORMANS DEĞERLENDİRME: İÇTİHAT KARARLARI ÜZERİNE BİR İÇERİK ANALİZİ
- Araştırmanın amacı performans değerlendirmenin İnsan Kaynakları Yönetimi ile Hukuk açılarından nasıl ele alındığını irdelemektir. Bu doğrultuda yazında belirtilen iki farklı yapı seçilmiştir. İKY açısından sistem ve süreç olarak ele alınan performans değerlendirme hukuk açısından objektiflik, usul, iş yerine özgü olmak, süreklilik ve gerçekçi olmak ilkeleri etrafında ele alınmıştır. Bu iki farklı yapı Yargıtay’ın yayınlamış olduğu performans değerlendirme ile ilgili 210 içtihat kararından nicel içerik analizi ile incelenmiştir. Bulgular göstermiştir ki performans değerlendirmenin sistem ve süreç bazlı olarak davalı şirketlerin dikkat etmediği belirlenmiştir. Ayrıca performans değerlendirmenin kendi içinde ve diğer sistemlerle uyumlu olabilmesi için özellikle objektiflik ve usul ilkelerinin dikkate alması gerektiği anlaşılmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
YABANCI İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ ALANYAZININDA BİLGİ YÖNETİMİ KAVRAMININ İÇERİK ANALİZİ İLE İNCELENMESİ
- Bu çalışma, insan kaynakları yönetimi yazınının gelişmesine yönelik alanların genişliği ve belirsizliği sorunundan hareketle, insan kaynakları yönetiminde bilgi yönetimi kavramına bakış açısının; Avrupa ve Amerika tabanlı makalelerde ayrı ayrı incelenmesi ile bakış açıları arasındaki farklılıkların bulunması, her iki tabanda hangi unsurların ve yöntemlerin uygulandığı ve Avrupa ile Amerika arasında yaklaşımların ortaya çıkarılması amacıyla yapılmıştır. Bu araştırma, insan kaynakları yazınında bilgi yönetimi kavramının yeni araştırma alanlarını ortaya çıkartması ve literatür çalışmalarına yön vermesi sebebiyle önemlidir. Araştırmada 1990-2012 yılları arasında insan kaynakları yönetiminde bilgi yönetimi konulu 143 Avrupa ve Amerika tabanlı makalede örgüt teorisi ve insan kaynakları yönetimi yazınında içerik analizi yapılmıştır. İncelenen makalelerde bilgi yönetimi konusuna örgüt teorisi yazınının insan kaynakları yönetimi yazınından daha fazla yer verdiği, bilginin yönetimi ve elde edilmesinin yanında sektörel araştırma konularında da araştırmaların yetersiz olduğu, Avrupa tabanlı araştırmaların bilgi yönetiminin örgütsel öğrenme ile ilişkilendirildiği, uygulamalı analizlere ise Amerika tabanlı araştırmalarda daha çok rastlandığı sonucuna varılmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
ALGILANAN MAĞDURİYETİN AFFETME EĞİLİMİ VE İNTİKAM NİYETİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: KONAKLAMA İŞLETMELERİ ÇALIŞANLARINA YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA
- Bu çalışmanın temel amacı iş yaşamında affetme eğilimi ve intikam niyeti düzeylerinin ölçülmesi ve sonuçların çalışanların saldırgan davranış algılarına göre nasıl değişebileceğinin açıklanmasıdır. Araştırma İzmir’de faaliyet gösteren 5 yıldızlı otel işletmeleri çalışanları ile yapılmış ve bu bağlamda 187 anket çalışma kapsamında değerlendirilmiştir. Sonuçlar incelendiğinde katılımcıların neredeyse yarısının işyerinde saldırgan davranışlara uğradığı ve bu çalışanların çoğunluğunun kadın ve daha az iş deneyimine sahip çalışanlar olduğu belirlenmiştir. Ayrıca çalışmanın temel araştırma konusu olan mağduriyet algısındaki artışın affetme eğilimini olumsuz yönde, intikam niyetini ise olumlu yönde etkilediği görülmüştür. Araştırmanın diğer bir sonucu çalışanların uzun süre saldırgan davranışlara maruz kalmaları durumunda kolaylıkla intikam almayı seçebilecekleri yönündedir. Bu açıdan araştırma sonuçları müşteri memnuniyeti kadar çalışan memnuniyetinin de önemli olduğu konaklama işletmeleri yöneticileri ve turizm araştırmacıları tarafından dikkatle değerlendirilmelidir.
[ PDF DOSYASI ]
ETİK LİDERLİK DAVRANIŞLARININ ETİK İKLİM ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: ÖRGÜTSEL POLİTİK ALGILAMALARIN ARACI ROLÜ
- Bu çalışmanın amacı, örgütsel politik algılamalar aracı (mediating) role sahipken etik liderlik davranışlarının etik iklim algısı üzerindeki etkisini incelemektir. Araştırmanın örneklemini, savunma sanayii’nde havacılık alanında faaliyet gösteren kamuya ait üç adet lojistik destek merkezindeki 547 kişi oluşturmaktadır. Araştırmada, yöneticilerin bulunduğu organizasyonlarda birer rol model oldukları, özellikle de etik liderlik davranışları ile örgütsel politik algılara yön verecekleri ve sonuçta da etik iklim algısını pozitif yönde etkileyecekleri öngörülmüştür. Araştırma bulguları, etik liderlik davranışlarının, bağımsızlık etik iklim boyutu hariç, etik iklim alt boyutlarını doğrudan ve dolaylı olarak etkilediğini ortaya koymuştur. Ayrıca, etik liderlik davranışlarının dolaylı etkisinde, örgütsel politik algılamaların aracı bir rol oynadığı tespit edilmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
YEREL KATILIMIN BELEDİYELERDE HİZMET PAZARLAMASINA ETKİSİ: KIRIKKALE İLİ ÖRNEĞİ
- Bu çalışmada yerel halkın mahalli, müşterek nitelikteki işlerin görülebilmesi için karar alabildiği yerel yönetim birimlerinden en etkilisi olan Belediyelerin, hizmet pazarlaması fonksiyonlarında yerel katılımın etkisi ve halkın hangi hizmet pazarlama fonksiyonlarında katılımı daha önemli bulduğu ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Araştırma ile ulaşılmaya çalışılan bir diğer sonuç da belediyelerde vatandaşın katılım düzeyine göre hizmet pazarlama fonksiyonlarından memnuniyet algısının nasıl değiştiğidir. Bu amaçla yapılan yüz yüze anket çalışması ile yerel katılımın belediye hizmet gruplarında ne ölçüde uygulandığı belirlenmiş ve belediyelerin hizmet pazarlama kararlarında yerel katılımın kullanım düzeyinin hangi pazarlama kararlarında daha önemli olması gerektiği ortaya konularak vatandaşların mevcut durumda belediye hizmet pazarlaması alt değişkenlerine ilişkin memnuniyet düzeyleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, yerel katılımın hizmet pazarlamasındaki etkinliğine yönelik 6 alt faktör grubu oluşmuştur. Bu faktör grupları sırası ile fiyat-ürün ve fiziksel ortam, süreçler, stratejik düşünme, tanıtım, kurum dışı çalışanlar ve kurum içi çalışanlardır. Araştırmada erkekler fiyat-ürün ve fiziksel ortam gibi daha somut pazarlama değişkenlerini soyut unsurlara göre daha fazla önemserken kadınlar soyut hizmet pazarlaması bileşenlerinde katılımı daha önemli bulmuşlardır. Yine araştırma sonucuna göre, hedef kitlenin eğitim düzeyine bağlı olarak belediyelerin pazarlama kararları alırken özellikle düşük eğitim düzeyine sahip vatandaşlara yönelik hizmetlerde katılımcılar olarak tanımlayabileceğimiz çalışanları daha özenle belirlemesi gerekliliği ortaya çıkmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
ÖNEMLİ BİR ENERJİ GİRDİSİ OLAN PETROLÜN EKONOMİK KALKINMA SÜRECİNDEKİ ROLÜ
- Çalışmada, Dünya enerji tüketiminde büyük bir ağırlığı olan petrolün ekonomik kalkınma açısından önemi değerlendirilmiştir. Özellikle petrol ithalatçısı ülkeler açısından büyük önem taşıyan bu fosil kaynak en eski enerji kaynaklarından birisidir. Günümüzde tükenme endişelerinin sıkça dile getirilmeye başlandığı petrolün ekonomik kalkınma açısından öneminin değerlendirilmesi için çalışma da Dünya enerji piyasası içerisinde petrolün rolü çeşitli grafikler ve tablolar eşliğinde incelenmiştir. Ayrıca ekonomik kalkınmanın temel girdilerinden biri olarak kabul edilen petrolün fiyatındaki gelişmelerde çeşitli veriler ile birlikte değerlendirilerek ekonomik kalkınmanın maliyetinde oluşabilecek değişiklikler irdelenmiştir. Son dönemde özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki petrol tüketimindeki artış ve petrol fiyatlarındaki aşırı yükseliş değerlendirildiğinde, ekonomik kalkınmanın maliyetinin her geçen gün arttığı ve önümüzdeki dönemde de artacağı öngörülmektedir. Çeşitli pencerelerden durum değerlendirildiğinde, petrol günümüzde ekonomik kalkınmanın vazgeçilmez girdilerinden birisidir ve bu konumunu önümüzdeki dönemde de koruması beklenmektedir.
[ PDF DOSYASI ]
TÜRK SANAYİSİNİN KONJONKTÜREL ANALİZİ
- Sanayi sektörü ileriye ve geriye doğru bağlantı etkileri, GSYH’ya katkısı, istihdama katkısı ve ihracata katkısı yönünden en önemli sektördür. Bu nedenle sanayi sektöründeki konjonktürel dalgalanmalar önem kazanmaktadır. Türkiye ekonomisindeki konjonktüre yönelik yapılan çalışmalar makroekonomik bir çerçeve içerisinde kalmaktadır. Bu çalışma sektörel bir analiz olması yönünden literatüre bir katkı niteliğindedir. Bu yöntemde imalat sanayinin 1963–2010 dönemi için potansiyel çıktı temelli konjonktürel analizi yapılmıştır. Çalışmanın bulgularına göre incelenen dönemde imalat sanayinde 8 konjonktür devresi vardır. Ortalama konjonktür devresi süresi 6 yıldır. En kısa devre 3 yıl (1965–1967, 1988–1990, 1991–1993 ve 2008–2010), en uzun devre ise 10 yıl (1968–1977, 1978–1987 ve 1998–2007) sürmektedir. Türk sanayisinde Kitchin ve Juglar dalgalanmaları görülmektedir.
[ PDF DOSYASI ]
BİLEŞİK ÖNCÜ GÖSTERGELER İLE HİSSE SENEDİ PİYASALARI ARASINDAKİ İLİŞKİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ
- Farklı makroekonomik değişkenlerin hisse senedi piyasası üzerindeki etkilerinin incelendiği geniş literatürün aksine, bu çalışmada Türkiye’de bileşik öncü göstergeler ile hisse senedi fiyatları arasındaki eşbütünleşme ve nedensellik ilişkisi araştırılmaktadır. Bu doğrultuda aylık veriler kullanılmış olup; analiz periyodu 2011: Ocak-2014: Şubat dönemini kapsamaktadır. Ampirik analizler sonucu elde edilen bulgular Türkiye’de farklı analiz yöntemlerinin birbiriyle tutarlı sonuçlar ürettiğini göstermektedir. Spesifik olarak, öncü göstergeler ile hisse senedi piyasası arasında uzun dönemli bir ilişki bulunmadığı; öncü göstergelerden hisse senedi piyasasına doğru tek yönlü nedensellik bağı bulunduğu tespit edilmiştir.
[ PDF DOSYASI ]