-
Cilt: 15, Sayı: 1, Yıl: Haziran 2013
YATIRIMLAR, BELİRSİZLİK VE PİYASA YAPISI: KAVRAMSAL BİR İNCELEME
- Karar birimlerinin bugün tüketmek yerine, belirsiz bir gelecek kazancı için üretken kaynaklara yaptıkları harcamalar olarak tanımlanan yatırımlar, bir yandan ekonominin uzun dönem üretken kapasitesinin belirlenmesinde kritik rol oynarken, diğer taraftan büyüme ve istihdam yaratılması sürecine de katkı yaparlar. Belirsizlik olgusuna yaklaşımları göz önünde bulundurularak, yatırım teorilerini geleneksel ve modern yatırım teorileri olmak üzere iki grupta toplamak mümkündür. Geleneksel yatırım teorilerinin çoğunun gerisinde net bugünkü değer kriteri yer almaktadır ve bu teorilerde çoğunlukla belirsizlik olgusu göz önünde bulundurulmamıştır. Modern yatırım teorilerindeise uzunca bir zaman gözden kaçan bu belirsizlik olgusu yatırım teorisine dahiledilmiştir. İlerleyen dönemlerde ise piyasa yapısının belirsizlik-yatırım ilişkisindeki rolü ön plana çıkmış, ürün piyasalarındaki eksik rekabetin belirsizliğin yatırımlar üzerindeki dışlayıcı etkisini kuvvetlendirdiği tezi tartışılmaya başlanmıştır. Bu çalışmanın amacı söz konusu yatırım teorilerinin geçirdiği evreleri incelemek, piyasa yapısının belirsizlik-yatırım ilişkisindeki önemini vurgulamaktır.
[ PDF DOSYASI ]
İŞLETMELERDE SOSYAL SERMAYENİN ÖLÇÜMLENMESİ VE RAPORLANMASINA YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA
- Bu çalışmanın amacı işletmelerde sosyal sermayenin ölçümlenmesi ve raporlanmasına yönelik bir araştırma gerçekleştirmektir. Bu amaçla beyaz et sektöründe faaliyet gösteren bir işletmenin 150 çalışanı üzerinde anket uygulanmıştır. Anket yardımıyla toplanan veriler SPSS 15 istatistik programı kullanılarak sosyal sermaye endeksi oluşturulmuş, endeks değeri hesaplanmış ve işletmenin sosyal sermaye değerinin mali tablolarda raporlanmasına ilişkin hesaplama ve Tekdüzen Hesap Planına uygun muhasebe kayıt önerileri sunulmuştur.
[ PDF DOSYASI ]
TÜRKİYE’DE İÇ DENETİM SÜRECİNİN KAMU KURUMLARININ FAALİYET SONUÇLARI ÜZERİNDEKİ ETKİNLİĞİ: BELEDİYELER ÜZERİNE BİR UYGULAMA
- Son zamanlarda meydana gelen ülke ve şirket iflasları, dünya ve ülke ekonomilerini zor duruma sokmuştur. Bu gelişmeler, kamu sektöründe muhasebe ve denetimin önemini daha çok artırmıştır. Sonuç olarak, mevcut mali bilgilerin değerlendirilmesi konuları ile iç denetim sisteminin etkinliğinin ölçülmesi ve iç kontrol sisteminin geliştirilmesi her ülke için önemli bir konu haline gelmiştir. Bu çalışmanın amacı, kamu kurumlarında iç denetimin etkin çalışıp çalışmadığının tespit edilmesidir. Çalışmada, iç denetim sürecinin kamu kurumlarının faaliyet sonuçları üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Buna ek olarak, iç denetimin etkinliğini etkileyen faktörler incelenmiştir. Bu amaçla, belediyelerde görev yapan iç denetçilere 30 sorudan oluşan bir anket yapılmıştır. Anket, iç denetim süreci dikkate alınarak üç bölümden oluşmuştur. İç denetim sürecinin kamu kurumlarının faaliyet sonuçlarını nasıl etkilediği belirgin bir biçimde tespit edilmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
FİLMLERE YERLEŞTİRİLEN MARKALARINÇOCUKLAR TARAFINDAN HATIRLANMASI-TOY STORY III FİLMİ ÖRNEĞİ
- Bu çalışmanın konusu, çocuklara yönelik filmlere yerleştirilen markalardır. Amaç,çocukların kendilerine yönelik filmlere yerleştirilen markayı hatırlayıp hatırlamadığını belirlemektir. Eğer çocuklar bu markaları hatırlıyorlarsa hatırlamayı etkileyen faktörler de tespit edilmeye çalışılacaktır. Bu amaçla Toy Story III filmi seçilmiştir. Veriler, bu filmi seyreden 200 çocukla yapılan yüzyüze anket yoluyla elde edilmiştir. Verilerin analizinde frekans dağılımı ve regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda çocukların bu filmde yerleştirilen markaları hatırladıkları ortaya çıkmıştır. Ayrıca çocukların markaları hatırlama nedenininebeveynlerine satın aldırtma isteği olduğu bulunmuştur.
[ PDF DOSYASI ]
HASTANELERDE DUYGUSAL ZEKÂ-HASTA MEMNUNİYETİ İLİŞKİSİ: ISPARTA İL MERKEZİ ÖRNEĞİ
- Bu çalışma kapsamında hastane çalışanlarının duygusal zekâ düzeyleri ve yatan hastaların memnuniyet düzeyleri incelenmiş olup; duygusal zekâ ile hasta memnuniyeti arasındaki ilişkinin ölçülmesi hedeflenmiştir. Araştırma Isparta il merkezindeki altı hastanede çalışanları ve bu hastanelerde yatan hastaları kapsamaktadır. Veri toplama işlemi 2 ayrı kitleye, ikişer bölümden ve toplam 27 ve 45 sorudan oluşan 2 anket aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. İlk kitleye Wong ve Law Duygusal Zekâ Ölçeği (WLEIS), ikinci kitleye ise memnuniyet ölçeği uygulanmıştır. 279 hastane çalışanı, 425 yatan hasta toplam 704 kişilik katılımla gerçekleştirilen araştırmada sağlık çalışanlarının duygusal zekâ düzeyleri ve yatan hastaların memnuniyet düzeyleri ölçülmüş boyutlararasındaki ilişki araştırılmıştır.
Duygusal zekâ ile hasta memnuniyeti arasındaki ilişkiyi ortaya koyabilmek amacıyla araştırma kapsamındaki hastanelerin servisleri temel alınmıştır. Her bir serviste çalışanların duygusal zekâ boyutlarından aldıkları puanlar ile o servislerde yatanların hasta memnuniyet düzeyleri arasında bir ilişki olup olmadığı Spearman Korelasyon Analizi ile incelenmiştir. Analizler sonucunda duygusal zekâ alt boyutları ile hasta memnuniyeti boyutları arasında ilişki olduğu bulunmuştur.
[ PDF DOSYASI ]
ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME(AR-GE) GİDERLERİNİN KAYITLANMASI VE RAPORLANMASI
- Araştırma ve Geliştirme giderleri büyük şirketlerde önemli meblağlara ulaşmaktadır. Devletler ülkelerin gelişmesinde doğrudan etkili olan bu tür harcamaların vergiden indirilmesine izin vermek suretiyle, işletmeleri bu konuda özendirmektedir. Ülkemizde de gelir vergisi ve kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde kurum kazancının belirlenmesinde indirim yapılabilmektedir. Diğer yandan, 6335 Sayılı kanun, kayıtlama ve finansal raporlamada farklılıklara izin vermektedir. Bu da, araştırma giderleri ile geliştirme giderlerinin ayrı ele alınmasını gerektirmektedir.
[ PDF DOSYASI ]
PROMETHEE Yöntemi ve GAIA Düzlemi
- Çok Kriterli Karar Verme yöntemleri 1960’lı yıllardan beri karar verme konusunda çeşitli metodlar baz alınarak kullanılmaktadır. Özellikle 1980’li yıllardan itibaren Fransız ekolünün bir disiplini olan PROMETHEE yöntemi diğer Çok Kriterli Karar Verme yöntemlerine göre öne çıkmaktadır.
Bu makalenin amacı, son yıllarda akademik çalışmalarda çok sık kullanılan PROMETHEE yöntemini tanıtarak yöntemin geometrik gösterimi olan GAIA düzleminin karar vericiye görsel olarak sunduğu avantajları vurgulamaktır. GAIA düzlemi, PROMETHEE yönteminin sonuçları üzerine inşa edilerek karar vericiye görsel bir destek sunduğundan PROMETHEE yöntemine diğer Çok Kriterli Karar Verme yöntemlerine nazaran bir avantaj kazandırmaktadır.
Bu makalede, Türkçe yazında yeterli yer bulamamış GAIA düzleminin özellikleri ve oluşturulması ile alternatiflerin, kriterlerin ve karar çubuğunun düzlem üzerindeki durumlarının yorumlanması araştırmacılara ışık tutacak şekilde yer almaktadır.
[ PDF DOSYASI ]
YÖNETİM MUHASEBESİ AÇISINDAN SORUMLULUK MUHASEBESİ
- Yönetim muhasebesi şirketlerin başarısı üzerine katkı sağlayan en önemli muhasebe dalıdır.1962 yılında ilk marketini açan ve bugün dünyanın en büyük parekande şirketi olan Wall Mart’ın başarıya ulaşmasının anahtar fikri, yönetim muhasebesi teknik ve yöntemlerinin kullanılarak etkili bir stratejinin geliştirilerek uygulanmasıdır. Çünkü yönetim muhasebesi işletme faaliyetlerine bağlı olarak muhasebe içi ve dışı bilgileri kullanarak karar verme, planlama faaliyetleri, yöneltme ve kontrol süreci olup; özellikle iç bilgi kullanıcılarına bilgi sağlar ve geleceğe dönük olması nedeniyle de finansal muhasebeden farlılık gösterir. Ancak sorumluluk merkezleri işletme yöneticisi ve örgütsel yapı ile çok yakından ilişkili olup, işletmenin mali ve mali olmayan kaynaklarının kullanılması, varlıkların yönetilmesi ve kontrolü açılarından yönetim muhasebesinin de ilgi odağıdır. Bu nedenlerle, başarı değerlemesinde sorumluluk raporları büyük önem taşımakta bu raporlar vasıtasıyla yöneticiler gerek oluşan hataları, yanlış ve kusurları görebilmekte, gerekse de düzeltici önlemler alabilmektedir. Ayrıca işletmenin tüm bölümleri arasında koordinasyon sağlanarak, bilgi iletişimi en üst düzeye çıkartılır ve işletme varlığını sürdürülerek rekabet avantajı kazanılır.
[ PDF DOSYASI ]
İMALATÇI KOBİ’LERİN ÇEVİKLİK AÇISINDAN İNCELENMESİ: ERZURUM İLİ ÖRNEĞİ
- Bu çalışmada çevik üretim sistemi ve temel prensipleri açıklanarak Erzurum’da faaliyet gösteren KOBİ’lerin çevik üretim sisteminin temel prensiplerine sahiplik düzeyleri belirlenmeye çalışılmıştır. Bu amaçla anket formu hazırlanmıştır. Mart 2012 tarihi itibari ile KOSGEB ve TOBB veri tabanında kayıtlı 133 işletmenin yöneticilerine anket uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 13.0 paket programı kullanılarak analiz edilmiş ve sonuçlar yorumlanmıştır.
Çalışma; Erzurum ‘da faaliyet gösteren KOBİ’lerin büyük bir çoğunluğunun gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini göstermektedir. KOBİ’lerin değişen pazar koşulları ve müşteri beklentilerine cevap verdiği, alınan kararlardan çalışanların anında haberdar oldukları, rekabet ortamında ki değişiklikler konusunda edindiği bilgiyi kendi sistemlerine hızlı ve etkin şekilde uyguladıkları görülmektedir. Yine çeşitli konulardan çeviklikleri incelendiğinde etkin oldukları görülmektedir.
[ PDF DOSYASI ]
KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ İLE TÜRKİYE’NİN DIŞ TİCARETİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
- 2008 küresel finansal krizi birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke gibi Türkiye’yi de önemli ölçüde etkilemiştir. IMF verilerine göre, ABD’de 2007 yılında GSYH büyüme oranı %1.9 iken, 2009’da %3 daralmıştır. Türkiye’de ise 2007 yılında GSYH %4.7 büyürken, 2009 yılında %4.8’lik bir daralma yaşanmıştır. İşsizlik oranı bakımından da krizden önemli ölçüde etkilenen ABD’de 2009 yılında işsizlik oranı %9.3 düzeyine yükselmiş, Türkiye’de ise söz konusu oran anılan yılda %14 gibi oldukça yüksek bir seviyeye çıkmıştır. Dış ticaret rakamları incelendiğinde de krizin etkileri açıkça görülmektedir. Örneğin, 2009 yılında ABD’nin mal ve hizmet ithalat ve ihracatı sırasıyla %13.5 ve %9.1 oranında bir azalma gösterirken, Türkiye’de anılan göstergeler açısından daralma oranı aynı dönemde %12.4 ve %8 olarak gerçekleşmiştir. Küresel finansal krizin ortaya çıkması özellikle ABD, Japonya ve İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde ticareti kısıtlayıcı ve bozucu politika tedbirlerinin artmasına yol açmıştır. Rakamlara bakıldığında, bir yıl içerisinde hükümetler tarafından toplam 297 adet komşuyu fakirleştiren korumacı politikanın uygulandığı görülmektedir. Küresel krizin ABD ve Türkiye’nin dış ticaretine ve dış ticaret politikalarına etkilerinin incelendiği bu çalışmada da, krizin her iki ülkenin dış ticareti üzerinde olumsuz etkileri olduğu görülmüştür. Ayrıca, bu ülkelerin krizin etkilerini hafifletme noktasında korumacı ticaret politikalarını proaktif bir biçimde kullandıkları görülmektedir.
[ PDF DOSYASI ]
İLİŞKİSEL PAZARLAMA BAĞLAMINDA MÜŞTERİ SAMİMİYETİNİN REFERANS DAVRANIŞ EĞİLİMİ ÜZERİNE ETKİSİ: HİZMET SEKTÖRÜNDE BİR UYGULAMA
- Sürekli değişimin yaşandığı günümüz dinamik pazar koşullarında müşteri ilişkileri, işletmeler için hiç olmadığı kadar önemli hale gelmiştir. Müşteriler ile kurulacak uzun süreli samimi ilişkiler işletmelere çok önemli katkılar sağlamaktadır. Bu katkılardan biri de, müşterilerin yapacağı olumlu referans davranışlardır. Müşterilerin referans davranışları, yüksek belirsizlik koşulları nedeniyle tüketicilerin değerlendirme zorluğu yaşadığı hizmet sektöründe daha da büyük önem kazanmaktadır.
Bu çalışmada, mali müşavirler ile müşterileri arasındaki samimiyeti etkileyen faktörler ve samimiyetin müşterilerin referans davranışları üzerine etkisi incelenmiştir. Bu amaçla oluşturulan çalışma modeli, yapısal eşitlik modellemesi ile analiz edilmiştir. Çalışma bulguları, müşteri samimiyetinin referans davranış üzerine etkisinin yüksek ve olumlu olduğunu ortaya koymaktadır. Bulgular ayrıca, mali müşavirin uzmanlığının, müşteriye ilişkin bilgisinin ve müşteri ile mali müşavir arasındaki değer uyumun müşteri samimiyeti üzerine olumlu etkisi olduğunu göstermektedir.
[ PDF DOSYASI ]
İŞLETMELERİN FİNANSALBAŞARISIZLIĞININ VERİ MADENCİLİĞİ VE DİSKRİMİNANT ANALİZİ MODELLERİ İLE TAHMİN EDİLMESİ
- Bir işletmenin fiili durumu düzenli olarak açıkladığı finansal tablolardan belirlenir. Finansal tablolara bakılarak işletmenin finansal başarı durumları tespit edilir. Finansal başarısızlığa uğramış işletmelerin sayısındaki artış işletmelerin hem kendi kaynaklarının hem de ülke kaynaklarının iyi kullanılmadığının bir göstergesidir. Bu nedenle finansal başarısızlığın tahmin edilmesi önem arz eder. Bu çalışmada ilk olarak başarılı ve başarısız işletmeler belirlenerek istatistiki modeller kurulması için örnek, kestirim seti ve kontrol seti oluşturulmuştur. Daha sonra kontrol grubu ve veri seti kullanarak İMKB’de işlem gören 140 sanayi işletmesinin 2005-2008 yılları arasındaki finansal başarısızlıkları veri madenciliği ve diskriminant analizi modelleri ile tahmin ederek hangi yöntemin daha iyi sonuç verdiği tespit edilmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
ULUSLARARASI FİNANSAL RAPORLAMA STANDARTLARI (UFRS 10) AÇISINDAN KONSOLİDASYON İLKELERİ VE KONTROL MODELİ
- Son yıllarda finansal ve faaliyetsel nedenlerden dolayı işletme birleşmelerine yönelim artmıştır. Bunun sonucunda grup işletmelerinin finansal ve faaliyet durumunun doğru ve güvenilir bir biçimde sunulması önemli hale gelmiştir. Bunun için bireysel finansal tabloların yanında konsolide finansal tabloların düzenlenmesi gerekmektedir.
Konsolidasyon, literatürde konsolide finansal tablolar olarak da bilinmektedir. Konsolide finansal tablolar, bir grubun finansal tablolarının tek bir işletme gibi sunulduğu finansal tablolardır. Konsolidasyon ile ilgili çeşitli kurumlar tarafından düzenlemeler yapılmaktadır. Bu kurumlar içinde en önemlisi Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (IASB)’dur.
Bu çalışmada, IASB tarafından yayınlanmış olan UFRS 10 “Konsolide Finansal Tablolar” ile eski düzenleme olan UMS 27 “Konsolide ve Bireysel Finansal Tablolar” arasındaki temel farklılıklar incelenmiştir. Ayrıca UFRS 10’a göre konsolidasyon ilkeleri ve bazı özellikli konular örnekler yardımıyla açıklanmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
ANAYASA MAHKEMESİ’NİN MALİ GÜÇ İLKESİNE YAKLAŞIMINAİKTİSADİ BAKIŞ
- Mali güç ilkesi 1961 Anayasası ile birlikte Türk Hukuku’na girmiştir. Bu dönemden beri vergilendirme yetkisinin anılan ilkeye aykırı kullanımı ilgili normun iptali sonucunu doğurabilmektedir. Ancak bir vergi yasasının mali güce aykırılık ilkesi bakımından denetimi, yargısal denetimin Anayasal sınırlarını zorlayabilmektedir. Her şeyden önce mali güç kavramı bünyesinde farklı yaklaşımlar barındıran iktisadi bir kavramdır. Bu nedenle anılan kavrama ilişkin yapılacak yargısal bir denetimde, Anayasa Mahkemesi’nin yapacağı bazı tespitler belirli bir iktisadi tercihte bulunmak anlamına gelebilecektir. Bu doğrultuda çalışmada Anayasa Mahkemesi’nin mali güce göre vergilendirme ilkesine ilişkin istikrar kazanan içtihadının iktisadi anlamı belirlenmeye çalışılmıştır. Anayasa Mahkemesinin kavramın iktisat teorisindeki rolünü büyük ölçüde özümsediği sonucuna varılmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
TARİHSEL PERSPEKTİFTEN VARLIK VERGİSİ UYGULAMASINA BİR BAKIŞ
- Tarihsel perspektiften ekonomik ve/veya sosyal bir süreci değerlendirmek, beraberinde bir takım riskleri de taşır. Bu riskleri en aza indirmenin yolu, yapılan çalışmada farklı kesimlerin görüşlerine yer vererek, gerçekte ne olduğu sorusuna objektif bir şekilde cevap aramaktan geçmektedir. Varlık Vergisi uygulaması da, maliye tarihimizde yer alan ve ortaya çıkardığı etkiler açısından tartışma yaratmış bir uygulamadır. Sorunun farklı yönleri vardır. Bütün bu farklı yönleri ortaya koyarken, konjonktürel gelişmeleri sürece dahil etmek kaçınılmaz görünmektedir. Bu çalışmamız, bu noktalardan hareket ederek, Varlık Vergisi uygulaması ve olası etkilerini değerlendirmek konusunda bir katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
[ PDF DOSYASI ]