-
Cilt: 14, Sayı: 1, Yıl: Haziran 2012
İŞ ETİĞİ VE İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ İLİŞKİSİ: İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ FONKSİYONLARI BAZINDA BİR TARTIŞMA
- İş etiği ve insan kaynakları yönetimini konu edinen çalışmalarda genel olarak kavramlar arasında güçlü bir ilişkinin olduğu kabul edilmektedir. Diğer bir ifadeyle araştırmacılar bütün İKY karar ve uygulamalarının etik boyuta sahip olduğu konusunda uzlaşmaktadır. Ancak araştırmacılar evrensel olarak bu uygulamaların etik çerçevede yürütülüp yürütülemeyeceği konusunda fikir ayrılığı yaşamaktadırlar. Öyle ki, bu alanda evrensel etik ilkelerin mümkün olup olmayacağı tartışması süregelmektedir. Çalışmamızda kültürel görecelik gerçeği kabul edilmekle birlikte, temel etik ilkelerin evrensel manada yol göstericiliğinden faydalanılabileceği kabul edilmiştir. Bu yönde de İKY fonksiyonlarında iş etiği konusu adalet, eşitlik ve doğruluk ilkeleri ışığında tartışılmaya çalışılmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
İNŞAAT SEKTÖRÜNE KÜRESEL BAKIŞ
- Teknolojik gelişmelere bağlı olarak zaman ve mekân farkının yok olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Giderek küçülen ve kontrol altına alınan bu dünyanın insan eli ile yeniden inşa edildiğini düşünüyoruz.
Bu çalışmada teknolojik gelişmeleri, küreselleşmeyi ve inşaat sektörünü birbirleri ile ilişkilendirerek ele alıyoruz. İnşaat sektörünün yerel, ulusal, bölgesel, küresel ilişkilerden oluşan karmaşık yapısını anlamaya ve bu yapı içinde Türk inşaat sektörünün yerini bulmaya çalışıyoruz. Böylece içinde yaşadığımız dünyayı kavramaya yardımcı sonuçlara ulaşmayı umuyoruz.
[ PDF DOSYASI ]
EĞİTİM GETİRİLERİNİN ÖZEL VE SOSYAL AÇIDAN İNCELENMESİ
- Kıt kaynakların alternatif yatırım alanları arasında nasıl dağıtılacağı sorunu, toplumların amaçlarına ve bu amaçlara ilişkin tercihlerine göre çözülür. Bu alternatif yatırım alanları arasında eğitimin özel bir yeri vardır. Eğitim; bir taraftan anlık faydalar sağladığı için tüketim, diğer taraftan bireylerin gelecekteki üretim ve kazanma kapasitelerini belirlediği için yatırım olarak kabul edilmektedir. Eğitim hizmetlerinden yararlanmanın gelecekteki gelir dağılımını belirlemesi, bu tür yatırımların son derece önemli olduğunu göstermektedir. Sosyal bir yatırım olarak eğitim, iktisadi büyüme ve gelişme üzerinde de önemli etkilere sahiptir. Bu nedenlerle, eğitim hizmetlerinden yararlanma, bireylere ve topluma parasal ya da parasal olmayan çeşitli faydalar sağlamaktadır. Bu durum eğitim yatırımlarının bazıları için ek kazançlar sağladığı anlamını taşımaktadır. Eğitimden bireylerin ve toplumun ne kadar fayda elde ettiklerini tespit etmek için de özel ve sosyal getiri değerleri üzerinde durulmaktadır. Bu konudaki çalışmalarda, genel olarak ilk ve ortaöğretim kademelerinde sosyal, yükseköğretim kademesinde özel getirilerin ağır bastığına dair sonuçlar elde edilmiştir. Buna bağlı olarak, bu çalışmanın amacı, daha önce yapılmış çalışmaların bulguları analiz edilmek suretiyle, eğitimin getirilerini anlamaya imkân sağlayacak kavramsal bir çatı oluşturmaktır. Çalışmada önce, eğitimin özellikleri ve getirileri teorik çerçevede ele alınmış, daha sonra meta analizi şeklinde literatür taraması yapılmıştır. Çalışmanın sonucunda, yükseköğretim kademesinde özel getirilerin sosyal getirilerden daha fazla olduğu ifade edilmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN CEP TELEFONU TALEBİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
- Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de GSM operatörü abonelerinin önemli bir kısmını gençler dolayısıyla da üniversite öğrencileri oluşturmaktadır. Dolayısıyla cep telefonu üreticilerinin hedef kitlesi halini alan üniversite öğrencilerini temsilen Dumlupınar Üniversitesi öğrencileri bu çalışmanın ana kütlesini oluşturmaktadır. Çalışmada Dumlupınar Üniversite’sinde öğrenim gören öğrencilerin cep telefonu ilk talebi ile yenileme talebini etkileyen faktörler anket uygulaması yoluyla belirlenmeye çalışılmıştır. Öğrencilerin cep telefonu ilk talebini kesinlikle önemli derecede etkileyen faktörler telefonun dayanıklılığı, artırılabilir hafızası ve kamera kalitesi gibi teknik özelliklerdir. Yenileme talebini ise özellikle mevcut telefonun arızalanması, marka güvenirliliği, model, kullanım kolaylığı ve teknolojik yenilikler gibi faktörlerin etkilediği belirlenmiştir. Hem ilk hem de yenileme talebi bakımından fiyat ve gelir değişkenlerinin etkisinin sınırlı kaldığı görülmektedir.
[ PDF DOSYASI ]
SAĞLIK HİZMETLERİNDE BENİMSENEN LİDERLİK TİPLERİNİN BELİRLENMESİ: ÖZEL BİR HASTANE ÖRNEĞİ
- Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşam kalitesi artıkça sağlık kurumlarının da önemi ön plana çıkmıştır. Artan rekabet ortamının şartları düşünüldüğünde diğer işletmeler gibi sağlık kurumlarının da kendisini rakiplerinden üstün tutacak ve piyasa koşullarında ayakta kalmasını sağlayacak güçlü liderlere ihtiyacı vardır. Bu çalışmada, hastane yöneticilerinin hangi tip liderliği benimsediğinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Hastane çalışanları, yöneticilerinin ne tür bir liderlik davranışı sergilediği konusunda ankete tabi tutulmuş, veriler SPSS18 paket programı ile analiz edilmiştir. Çalışmanın evrenini Isparta il merkezinde faaliyet gösteren özel bir hastanenin çalışanları oluşturmaktadır. 220 çalışanı bulunan hastanenin 105 çalışanına ulaşılabilmiş ve anket sağlanabilmiştir. Çalışanlara Türkçe’ye uyarlanmış dört liderlik ölçeğinden sorular sorulmuş aynı zamanda demografik bilgileri de elde edilmiştir. Çalışmada, babacan(paternalist), dönüşümcü, karizmatik ve işlemsel liderlik olmak üzere dört liderlik boyutu ele alınmıştır. Bu boyutların algılanmasında çalışanların cinsiyet, yaş, eğitim durumu, görevleri ve görev sürelerine göre bir değişiklik olup olmadığı test edilmiştir. Buna göre, çalışanların cinsiyetlerine göre liderlik algılamalarında herhangi bir fark olmadığı tespit edilmiştir. Eğitim açısından bakıldığında, ilköğretim mezunlarının işlemsel liderlik algılarının diğer gruplardan farklı olduğu görülmüştür. Karizmatik ve paternalist liderlik algılamalarının çalışanların yaşlarına göre değiştiği belirlenmiştir. Çalışmada, çalışanlar görevleri açısından doktor, sağlık personeli ve idari personel olarak gruplandırılmıştır. Tüm gruplarda, paternalist, karizmatik, dönüşümcü ve işlemsel liderlik algılarının farklı olduğu belirlenmiştir. Çalışanların mesleklerinde geçirdiği süre göz önüne alındığında ise karizmatik liderlik algısında gruplar arasında fark olduğu dikkati çekmektedir.
[ PDF DOSYASI ]
BULANIK ANALİTİK HİYERARŞİ YÖNTEMİYLE ÖĞRETMEN SEÇİMİ VE BİR UYGULAMA
- Personel seçimi organizasyonlar için önemli bir konu olup karar verme sürecinde kesin olmayan ve belirsiz verilerin kullanılmasını gerektirir. Seçim esnasında kullanılacak kriterler organizasyonun çalışma alanına özgü olmalı, seçim sonrasında organizasyonun amacına en faydalı olacak aday ilk sırayı almalıdır. Çalışmada askeri okullarda öğretmen adaylarda istenen özellikler literatür taraması ve uzman görüşleri yardımıyla tespit edilmiş ve kriterler bulanık Analitik Hiyerarşi Yöntemiyle (BAHP) ağırlıklandırılmıştır. Adayların kriterlere göre değerlendirilmesinde sayısal ve dilsel değişkenler kullanılmış, sıralama mutlak ölçüm (absolute measurement) yöntemiyle yapılmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
ÇAY İŞLETMELERİNDE FAALİYET TEMELLİ MALİYETLEMENİN KULLANILABİLİRLİĞİ VE BİR UYGULAMA
- Küreselleşen günümüz dünyasında işletmelerin en önemli sorunlarından birisi, maliyet yapılarında yaşanan değişikliklerdir. Bu değişiklikler, diğer işletmeleri etkilediği gibi çay işletmelerini de etkilemiş ve çay işletmelerinde toplam üretim maliyetleri içinde genel üretim maliyetlerinin payını artırmıştır. Bu sebeple, genel üretim maliyetlerinin daha gerçekçi dağıtılmasına yardımcı olan yeni maliyetleme yöntemlerinin uygulanmasına ilişkin çalışmalar önem kazanmıştır. Söz konusu güncel maliyetleme yöntemlerinden birisi de Faaliyet Temelli Maliyetlemedir (FTM). Çalışmada Rize’de faaliyet gösteren bir çay işletmesinin yöneticileri ve muhasebecileri ile yüz yüze görüşmeler yapılarak ilgili işletmenin maliyetlerine ilişkin bilgi setine ulaşılmıştır. Elde edilen bilgilerden hareketle söz konusu çay işletmesinde ortaya çıkan üretim maliyetleri FTM yöntemi kullanılarak hesaplanmıştır. Çalışma neticesinde, FTM aracılığıyla hesaplanan toplam maliyetler ile geleneksel yönteme göre hesaplanan maliyetler arasında anlamlı farklılık olmadığı tespit edilmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
MALİ ŞOKLARIN MAKROEKONOMİK DEĞİŞKENLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
- Bu çalışmada mali şokların Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri Vektör Otoregresyon (VAR) yöntemi kullanılarak 1988:1-2010:4 dönemi için analiz edilmektedir. Mali şoklar yinelemeli yaklaşım kullanılarak ayrıştırılmıştır. VAR analizi sonuçlarına göre, pozitif kamu harcamaları şoku çıktıyı kısa dönemde arttırırken, pozitif kamu gelirleri şoku çıktıyı azaltmaktadır. Ayrıca, pozitif kamu harcamaları şoku fiyatlar ve faiz oranında artışa yol açmasına rağmen pozitif kamu gelirleri şokunun her iki değişken üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
NEOLİBERALİZM BAĞLAMINDA SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMANIN MERKEZ VE ÇEVRE ÜLKELER AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
- Neoliberalizm, son yıllarda politik, ekonomik ve sosyal alanda yaşanan küresel dönüşümün temel öğretisini oluşturur. Bu öğreti çerçevesinde ulus-devletin yapısı ve görevleri yeniden tanımlanmıştır. İktisadi yapıya ilişkin olarak rekabete dayalı küresel bir piyasanın oluşturulması hedeflenmiştir. Kapitalist üretim biçiminden kaynaklanan iktisadi krizleri aşmak ve olası iktisadi krizlerin önüne geçmek için kalkınmanın sürdürülebilir olmasının zorunluluğu vurgulanmıştır. Ayrıca sanayileşmeden kaynaklanan ekolojik krizlerin önlenebileceği varsayılmıştır. Bu çalışmada, neoliberal öğreti çerçevesinde uygulanan sürdürülebilir kalkınmanın uygulanabilirliği, özellikle sermayenin sanayi ve teknolojik yatırımlarına ilişkin yönelimlerinin merkez ve çevre ülkelerde doğurduğu sonuçlar üzerinden sorgulanmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
TÜKETİCİLERİN GIDA PERAKENDECİLİĞİNDEN MEMNUNİYETLERİNE GÖRE BÖLÜMLENDİRİLMESİ: BÖLÜMLER ARASI DEMOGRAFİK VE SOSYO-EKONOMİK FARKLILIKLARIN İNCELENMESİ
- Bu çalışmada Mersin il merkezinde yaşayan tüketicilerden seçilen 515 örneklem üzerinde gıda perakendecilerine yönelik memnuniyet türleri incelenmektedir. Çalışmanın ampirik sonuçlarına göre, tüketiciler gıda perakendeciliği seçiminde, değerlendirmeli ve duygusal memnuniyet durumlarına göre, iki gruba ayrılmaktadır. Bu iki tüketici grubu, faktör analizi sonuçları kullanılarak hiyerarşik olmayan kümeleme analizi yoluyla elde edilmiştir. Kümeler, gelir, yaşanan bölge, ev ve otomobil sahipliğini kapsayan demografik ve sosyo-ekonomik değişkenler için Pearson Ki-kare testi uygulanarak karşılaştırılmıştır. Kümeler arasında anlamlı farklılıklar ortaya çıkmıştır. Gelecekte yapılacak araştırmalarda, tüketicilerin diğer psikografik veya demografik profilleri ve tüketim değişkenlerine dayalı olarak bölümlendirilmesi önerilmektedir.
[ PDF DOSYASI ]
SERBEST PİYASA EKONOMİSİNE GEÇİŞ SÜRECİNDE TÜRKİYE’DE UYGULANAN PARA POLİTİKALARI İLE İLGİLİ TARTIŞMALAR
- İktisadi literatürde, para politikasının ekonomik aktiviteyi etkileme gücü konusunda farklı argümanlar ortaya atılmıştır. Bu çalışmada 1983-1989 döneminde Türkiye’de uygulanan para politikaları incelenmektedir. Çalışmada 1983-1989 dönemini ele alınmasının nedeni, ekonomi politikalarında yapısal kırılmanın neden olduğu politika değişikliğidir. Bu dönemde daha önceki yıllarda, ekonomik büyümeyi hedef alan Kredi Kontrolleri, Faiz Tavanları ve Selektif Krediler gibi doğrudan para politikası araçlarının yerine, ekonomik büyüme ile birlikte para arzını kontrol altına almayı hedef alan Açık Piyasa İşlemleri, Zorunlu Karşılıklar ve Reeskont gibi dolaylı para politikası araçlarının uygulanmasıdır.
[ PDF DOSYASI ]
MUHASEBE SKANDALLARININ ÖNLENMESİNDE İÇ KONTROL SİSTEMİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ
- Muhasebe skandalları, hileli finansal raporlama sonucunda ilgili finansal tablo kullanıcılarının yanlış kararlar almasına yol açmış ve işletmelerin faaliyetlerinin sürdürülebilirliğine zarar vermiştir. Muhasebe skandallarının önlenmesinde iç kontrol sisteminin etkin biçimde işletmede işletilmesi ve işletmede kurumsal yönetim ile denetim olgusunu içeren uygulamaların bütünleştiği bir yapının oluşturulması gereklidir. Bu bağlamda çalışmada muhasebe skandalları ile işletmelerde ön plana çıkan iç kontrol sisteminin bu tür skandalları önlemede etkin bir araç olarak kullanılmasına yönelik teorik çerçevede açıklamalara yer verilmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
ŞİRKET ELE GEÇİRMELERİNE KARŞI GELİŞTİRİLEN SAVUNMA TAKTİKLERİ: KAVRAMSAL BİR İNCELEME
- Son zamanlarda şirket ele geçirmeleri bir şirketin kontrolünü sağlama ve yönetimini değiştirmede kullanılan yaygın bir araçtır. Ele geçirme, bir şirketin, diğer bir şirketin yönetiminin ya da ortaklarının istekleri dışında, şirket üzerinde kontrol ve mülkiyet elde etmek amacıyla hisse senetlerinin satın alınmasıdır. Şirketler arası birleşmeler her zaman tarafların karşılıklı anlaşması ve isteğiyle gerçekleşmemektedir. Ele geçirilmek istenen hedef şirketin yönetimi buna karşı çıkabilir. Hedef şirketin yönetimi bu girişimleri önlemek için ele geçirme teklifi öncesi ve sonrası olmak üzere temel olarak iki çeşit savunma taktikleri geliştirebilmektedirler. Bu çalışmanın amacı; şirketin ele geçirilme girişimlerini bertaraf etmeye yönelik şirket bünyesinde geliştirilen ele geçirme teklifi öncesi ve sonrası savunma taktiklerini ilgili literatürü dikkate alarak teorik olarak ortaya koymaktır. Kullanılan taktiklerin bir arada sunulduğu çalışmaların yeterli düzeyde olmayışı bu çalışmanın çıkış noktasını oluşturmaktadır. Bu bağlamda çalışmada öncelikle ele geçirme kavramı ve ele geçirmenin amaçları ayrıntılı olarak irdelenmiştir. Daha sonra ele geçirme girişimlerine karşı geliştirilen ele geçirme teklifi öncesi ve sonrası savunma taktikleri ele alınmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
MALİ ÖZGÜRLÜK : AVRUPA BÖLGESİ İÇİN BİR DEĞERLENDİRME
- Maliye politikası araçları, uluslararası rekabet ve finansal kriz ortamında iktisadi hedeflerin gerçekleştirilmesinde önemli bir role sahiptir. Ülkeler, değişen iktisadi koşullara bağlı olarak uyguladıkları mali politikalarda bir takım esneklikler sağlamışlardır.Devlet tarafından uygulanan vergi yükünün ölçülmesi olarak da ifade edilen mali özgürlük kavramı,büyüme, doğrudan yabancı sermaye yatırımları, mülkiyet hakları, yolsuzluk, kamu- özel sektör ortaklığı gibi birçok iktisadi gösterge açısından da önem arz etmektedir. Çalışmamızda Avrupa Bölgesi mali özgürlük derecelendirmesi, Avrupa Birliği üyesi ülkeler ve Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkeler için iki ana başlık altında değerlendirilmeye çalışılmıştır. Avrupa bölgesi mali özgürlük düzeyinde, dünya ortalamasının gerisinde kalmakla birlikte, refah devleti olmanın maliyetine dayalı olarak önemli ölçüde azalma gözlenmektedir. Birlik üyesi ülkelerin mali olarak daha bağımlı ülkeler olduğu söylenebilir.
[ PDF DOSYASI ]
BANKA ÇAĞRI MERKEZLERİNDE BEKLEME VE MÜŞTERİ İLİŞKİLER YÖNETİMİ: BİR KAMU BANKASI UYGULAMASI
- Hizmet sistemlerinde, özellikle de çağrı merkezlerindeki kuyruklar hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Ancak bekleme süresindeki artışlar müşteri kayıplarına neden olmaktadır. Bu kuyrukları en aza indirerek müşteri memnuniyetini arttırmak, bunu yaparken aynı zamanda müşteriye hizmet veren personelin atıl zamanlarını en azda tutmak tüm yöneticilerin hedefidir. Aynı zamanda verilen hizmetin kalitesi ve hızı, müşteri sadakatini oluşturan en önemli etkenlerin başında gelmektedir. Bu çalışma da müşterilerin kuyrukta bekleme sürelerini ve müşteriye hizmet veren personelin atıl zamanlarını en aza indirecek kapasite düzeyini belirleme problemi ele alınmıştır. Kuyrukta beklemenin bir maliyeti olduğu gibi servis birimlerinin atıl kalmasının da bir maliyeti vardır. Burada amaç optimum çözüme ulaşabilmektir. Bu amaca yönelik Yöneylem Araştırması tekniklerinden Kuyruk Teorisi ve çözüm yöntemleri ayrıntılı olarak incelenmiştir. Uygulama kısmında, bir çağrı merkezinde iki ay süre ile toplanan verilerin analizi yapılmıştır. Farklı sayılarda müşteri temsilcisi ile oluşan kuyruklar simule edilmiş ve uygun servis sayısı belirlenmeye çalışılmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
TOPLUMSAL EŞİTSİZLİKLERİN AZALTILMASINDA BÖLGE YÖNETİMLERİNİN ÖNEMİ: İTALYA VE FRANSA ÖRNEKLERİ
- Toplumsal gelişmişlik farklarının nasıl giderileceği konusu, son yıllarda en çok tartışılan konulardan biridir. Bununla birlikte, Avrupa ülkelerinin farklı bölgeleri arasında gelişmişlik farkı bulunduğu göze çarpmaktadır. Söz konusu ülkeler, bu eşitsizlikleri ve gelişmişlik farklarını en aza indirebilmek için çeşitli politikalar uygulamaktadır. Ülkemizde de bölgelerarası gelişmişlik farklarının dengeli bir yapıya kavuşturulması, bölgesel ve yerel kalkınmanın hızlandırılması için çeşitli politikalar uygulanmaktadır. Bu politikaların temel amaçları, öncelikle, o yörede yaşayan bölge halkının yaşam standartlarını yükseltmek, bölgeler arası gelişmişlik farklarını en aza indirmek, plansız kentleşme sonucu oluşan sorunları çözmek şeklinde sıralanabilir. Bu makale kapsamında, bölgeselleşme, bölge yönetimi, küreselleşme ve yerelleşme konularında kavramsal düzeyde açıklamalar yapılmakta, ardından söz konusu iki ülkenin (İtalya ve Fransa) bu alanda yaptıkları çalışmalar, ulusal kalkınmaya katkıları bağlamında değerlendirilmektedir.
[ PDF DOSYASI ]
ASSORTATIVE MATING AND TURKISH MARRIAGE MARKET
- The degree of assortative mating shows the degree of similarity between couples. For instance, couples have similar age, weight, height or income. Economists usually investigate the income relationship. In addition, in marriage market the competition causes to have similar characteristics for spouses. Many papers try to calculate earnings correlations between husbands and wives. This paper tries to calculate the earnings correlations for Turkey and consider the effect of the sample selection. Our results show that there is a weak positive assortative mating in Turkey. It means that the correlation between couples’ earnings is not high and the bias from the selection is small. Even though this result contradicts with the theoretical works, it is similar with empirical studies. In addition, we look at the assortative mating coefficients in different regions in Turkey. Mediterranean region has the biggest correlation coefficient whileBlack sea has a coefficient close to zero.
[ PDF DOSYASI ]
SANAYİ İŞLETMELERİNE VERİLEN TEŞVİKLERİN”TMS 20: DEVLETTEŞVİKLERİNİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ VE DEVLET YARDIMLARININ AÇIKLANMASI” STANDARTI IŞIĞINDAİNCELENMESİ VEMUHASEBELEŞTİRİLMESİ
- Teşvikler, devletin geri kalmış bölgelerde yatırım oranını arttırıp o bölgeyi diğer gelişmiş bölgelerin seviyesine çekmekveya bazı sektörlerdeki durgunluğu hareketlendirebilmek için karşılıklı ya da karşılıksız olarak işletmelere verdiği maddi veya gayri maddi yardımlar ile işletmelerden tahsil edilecek alacaklarda indirim yapılması veya işletmeleri o yükümlülükten muaf tutmak şeklindeki yardımlardır. Ülkemizde yatırımları desteklemek için yatırımcılara çok çeşitli teşvikler sağlanmakta ve teşvik sistemi sürekli olarak güncellenmektedir. Buna bağlı olarak 2012 yılında duyurusu yapılanve kabul edilen yeni teşvik sistemi ile ilgili kanun tasarısı TBMM’ye sunulmuş ve 19 Haziran 2012 Salı günü 28328 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yasalaşmıştır. Çalışmanın amacı, Sanayi İşletmelerinin kullanmış oldukları devlet teşviklerinin, Türkiye Muhasebe Standartlarından 20 nolu “Devlet Teşviklerinin Muhasebeleştirilmesi ve Devlet Yardımlarının Açıklanması” standardı ışığında gelir yaklaşımına ve sermaye yaklaşımına göre muhasebeleştirilmesinin gösterilmesi ve farklılıkların ortaya konmasıdır.
[ PDF DOSYASI ]