-
Cilt: 11, Sayı: 1, Yıl: Haziran 2009
KOBİ’LERDE BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ GÜVENLİĞİ SORUNU: TEHDİTLER VE ÖNLEMLER
- Günümüz iş hayatında, bir kişinin çalıştığı işyerlerinden binlerce kişinin çalıştığı büyük işletmelere kadar her büyüklükteki işletme, bilişim teknolojilerini kullanma gereksinimi duymaktadır. Bilişim teknolojileri, işletmelere sağladığı fayda ve avantajlar yanında çeşitli risk ve tehditleri de içermektedir. Özellikle bilişim teknolojileri sektöründe bulunmayan KOBİ’ler, bu teknolojilerin güvenliğini etkin bir şekilde sağlayamamakta ve güvenlik sorunlarından daha fazla etkilenebilmektedir. Bu çalışmada KOBİ’lerde bilişim teknolojileri güvenliği ele alınmakta, KOBİ’lerin karşılaşabilecekleri bilişim teknolojileri güvenliği tehditleri ve bunlara karşı alınabilecek önlemler değerlendirilmektedir.
[ PDF DOSYASI ]
AKLAMA SUÇUNUN ÖNLENMESİNE YÖNELİK ÇABALAR: ADLİ MUHASEBECİLİK MESLEĞİ VE UYGULAMALARI
- Küreselleşme ile birlikte artan ticari faaliyet hacmi, gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri ve mali sistem ve piyasaların entegre bir yapıda işlemeye başlaması, ekonomik yaşama bir çok kolaylıklar sunmakla birlikte, aklama suçu gibi finansal suçların yaygınlaşmasına neden olmuştur. Bugün aklama suçu ile mücadele, uluslar arası alanda ortak hareket etmeye yönelik düzenlemeler ve bunların ülke yansımaları ile devam etmektedir. Ancak aklama suçuyla mücadelede profesyonel destek sağlayabilecek belirli yetkinliklere sahip meslek elemanlarına ihtiyaç vardır. Adli muhasebeciler; dava destek danışmanlığı, hile denetçiliği veya araştırmacı muhasebecilik ve uzman şahitlik hizmetleri ile aklama suçunun önlenmesi ve ortaya çıkarılmasına yönelik çabalara destek sağlayabilecek yetkin meslek elemanlarıdır.
[ PDF DOSYASI ]
ENTELEKTÜEL SERMAYE VE İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNİN ARTAN ÖNEMİ
- İşletmeler için entelektüel sermaye kavramının önemi giderek artmaktadır. Bilgi çağında işletmelerin entelektüel sermayesi anlamına gelen maddi varlıklarının, maddi olmayan varlıklarının önüne geçtiği görülmektedir. Entelektüel sermayenin bir unsuru olarak kabul edilen insan sermayesi ise, maddi varlıkların en önemlisi olarak kabul edilmektedir. İnsan sermayesinin etkin bir şekilde kullanılmasında işletmenin insan kaynakları yönetimine önemli görevler düşmektedir. İnsan kaynakları politikalarıyla yetkinliği artırılmış insan sermayesinin işletmenin iş performansına doğrudan bir etkisi olacaktır. Bu nedenle insan kaynakları yönetimlerinin, insan sermayesinin yetiştirilmesinden dolayı artan önemi bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır.
[ PDF DOSYASI ]
MUHASEBEDE İHTİYATLILIK KAVRAMI VE İMKB SINAİ ENDEKSİNDE İŞLEM GÖREN İŞLETMELERDE İHTİYATLILIK ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
- Muhasebe uygulamalarını etkileyen önemli kavramlardan biri olan ve kurumsal yönetimde azımsanmayacak bir öneme sahip olan ihtiyatlılık, finansal tablolarda sunulan bilgilerin ve dolayısıyla işletmelerin güvenilirliğini önemli ölçüde etkilemektedir. İşletmelerin ihtiyatlılıkla ilgili uygulamaları terk ederek karşılaştığı risklere finansal tablolarında yeterince yer vermemesi sosyal sorumluluk anlayışına da tamamen aykırıdır. Yatırımcılar tarafından ulaşılan bilgilerin yanıltıcı olması bilginin çok rahat paylaşıldığı günümüzde, işletmeler açısından çözümü kolay olmayacak sorunlar ortaya çıkarabilmektedir. Çalışmada, yatay kesitsel regresyon analizi yöntemi kullanılarak İMKB sınaî endeksinin ihtiyatlı olup olmadığının test edilmesi amaçlanmaktadır. Bu kapsamda 48 işletmeye ilişkin yatay kesitsel bir araştırma yapılmış ve işletmelerde ihtiyatlı uygulamaların olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
İŞLETMELERDE İNOVASYON SÜRECİNDE ENTELEKTÜEL SERMAYE VE YÖNETİM MUHASEBESİ KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ
- Küreselleşme ve teknolojik ilerlemeler işletmelerde rekabetin her geçen gün daha da yoğun bir şekilde yaşanmasına neden olmaktadır. Bu rekabet ortamında işletmelerde fiziki varlıklar önemini kaybetmiş, buna karşın fiziksel varlığı olmayan bilgi tabanlı değerler ve bu değerlerin oluşturduğu süreçlerin yönetimi ön plana çıkmıştır. Bugün işletmelerin en önemli gücü sahip oldukları entelektüel sermaye değerleri ve inovasyon yetkinlik düzeyidir. İşletmelerde maddi ve maddi olmayan değerler hakkında bilgiler sağlayan yönetim muhasebesi, yönetim mekanizmasının bilgi tabanlı değerlerin oluşturduğu süreçlerin yönetiminde alacağı kararlarda önemli bir işlev görmektedir. Bu çalışmada kavramsal bakış açısıyla, işletmelerde inovasyon sürecinin entelektüel sermaye ile ilişkisi; bilgi tabanlı bir kaynaktan inovasyon yetkinliğini esas alan bir model eşliğinde açıklanmıştır. Ayrıca, işletmelerde karar alma sürecinde rol oynayan yönetim muhasebesi, inovatif uygulamaları ile birlikte inovasyon sürecine katkısı değerlendirilmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
TEKNOLOJİK DEĞİŞİMİN YARATTIĞI ETKİ TÜRLERİ İLE İŞGÖRENLERİN DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN İNCELENMESİ: BİR TEKSTİL FİRMASI ÖRNEĞİ
- Teknolojik değişimin yaşandığı işletmelerde; teknolojik değişim işgörenler açısından farklı anlamlar taşıdığı gibi işgörenlerin değişime olan yaklaşımları da farklı olmaktadır. Bu araştırmanın temel amacı da örgütsel bir değişim olarak teknolojik değişimin işgörenler üzerinde ne tür etkileri olduğunu tespit etmek ve teknolojik değişimin meydana getirdiği bu etki türleri ile işgörenlerin demografik özellikleri arasındaki ilişkiler incelemektir. Bu amacı gerçekleştirmede de araştırmanın gerekli verileri Öztay Tekstil Firmasında ki 207 işgörenden elde edilmiştir. Araştırma sonucunda teknolojik değişimin işgörenler üzerinde çeşitli şekillerde psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve fiziksel etkiler yarattığı görülmüş ve ayrıca cinsiyet, eğitim seviyesi ile psikolojik, sosyolojik ve fiziksel etki türleri arasında bir ilişkinin olduğu anlaşılmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
ÖRGÜTSEL ÖĞRENME: TANIMI, YAKIN TERİMLER ARASINDAKİ KAVRAMSAL AYRIMLAR VE DAVRANIŞSAL YAKLAŞIM
- Örgütsel bilgi; örgütsel kurallar, roller, gelenekler, stratejiler, yapılar, teknolojiler, kültürel uygulamalar, yetenekler vb.’den oluşmakta ve günümüz işletmelerinin en değerli varlığı konumunda bulunmaktadır. Örgütsel bilgideki değişim ise örgütsel öğrenme aracılığıyla meydana gelmektedir. Örgütsel öğrenme, yönetim ve örgütlenme / örgütler alanında artık olgunluk aşamasına gelmiş bir araştırma sahasıdır. 1963’te Cyert ve March’ın ilk kez dile getirmesinden bugüne pek çok yazar, çeşitli kitap ve makalelerde terimin anlamı ve önemiyle ilgili kendi yorumlarını sunmuşlardır. Bu ilginin, Türk yönetim ve örgütlenme / örgütler yazınına yansıması ise çok sınırlı kalmıştır. Bu bağlamda, çalışmada terimin tanımlanması, yakın terimler arasındaki kavramsal ayrımların netleştirilmesi ve gerçekleştirilen yazın taraması sonucunda, örgütsel öğrenme alanındaki egemen yaklaşım olduğu gözlemlenen davranışsal yaklaşımın ana hatlarıyla tanıtılması hedeflenmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
VERİLEN ÖNEM VE TURİZM SEKTÖRÜNDEKİ KONAKLAMA İŞLETMELERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA: ALANYA-ESKİŞEHİR ÖRNEĞİ
- Ülkemizde faaliyet gösteren işletmelerin %95’ini aile işletmeleri oluşturmaktadır. Aile işletmelerinin başarılı yönetimi ve bu işletmelerin gelecek nesillere başarılı bir şekilde devredilmesi özellikle ülke ekonomisine olumlu katkıları nedeniyle çok önemlidir. Aile işletmelerinin başarılı yönetilmesi ve varlığını sürdürebilmesinde ise kurumsallaşma olgusu giderek ön plana çıkmaktadır. Araştırmanın amacı, turizm sektöründe konaklama hizmeti sunan aile işletmelerinin kurumsallaşma konusuna verdikleri önemi ortaya koymaktır. Bu açıdan araştırma mevcut durumu ortaya koyucu yani tanımlayıcı bir araştırmadır. Araştırmanın kapsamını turizm sektöründe Eskişehir ve Alanya bölgesindeki konaklama hizmeti sunan aile işletmeleri oluşturmaktadır. Bu işletmelerin yöneticilerine kurumsallaşma konusunda bir anket uygulanarak, konuya verdikleri önem tespit edilmiştir. Aynı zamanda Eskişehir ve Alanya bölgesindeki konaklama işletmelerinin kurumsallaşma konusuna verdikleri önem arasında istatistiksel olarak bir farkın olup olmadığı araştırılmıştır. Araştırma sonucunda genel olarak hem Alanya hem de Eskişehir bölgesindeki katılımcıların kurumsallaşmaya önem verme eğiliminde olduğu tespit edilmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
MÜŞTERİ MEMNUNİYETİNİN ARTIRILMASINDA HİZMET KALİTESİNİN ÖLÇÜLMESİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA: NİĞDE İLİ ÖRNEĞİ
- Hizmetlerin soyut ve ayrılmazlık özelliği, hizmet kalitesinin kontrolünde ve müşteriler açısından değerlendirilmesinde sorunlara neden olmaktadır. Bundan dolayı hizmet kalitesinin ölçülmesi için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Literatürde sıklıkla kullanılan SERVQUAL ölçeği bu çalışmada, tüketiciler açısından bankalarda sunulan hizmet kalitesinin mevcut düzeyinin belirlenmesi için kullanılmıştır. Çalışma sonucunda ulaşılan bazı önemli bulgulara göre, tüketiciler genel olarak bankalardan beklentilerinden daha az hizmet aldıkları belirlenmiştir. Kamu ve özel bankalarının sağlamış olduğu hizmete yönelik olarak en yüksek algı “Güvence” boyutunda çıkmıştır. Bu sonuç söz konusu hizmet boyutlarında algı ve beklenti arasındaki farkların diğer hizmet boyutlarındaki farklardan daha yüksek olduğunu göstermektedir.
[ PDF DOSYASI ]
PORTFÖY OPTİMİZASYONU BAĞLAMINDA TANJANT PORTFÖYLERİ: İMKB 30 İŞLETMELERİNDEN BİR ÖRNEK
- Modern Portföy Teorisinde en önemli sorunlardan biri portföye dahil edilecek hisse senetlerinin ağırlıklarının ne olması gerektiğidir. Bu çalışmanın amacı portföye dahil edilecek hisse senetlerinin ağırlıklarının Excel Çözücü ortamında nasıl tespit edileceğidir. İMKB-30 Endeksinde yer alan hisse senetlerinin 02/01/2006-29/12/2006 dönemi günlük getiri oranları kullanılarak Markowitz Optimal Portföy Seçim teorisi çerçevesinde eşit ağırlıklı bir portföy oluşturulmuştur. Bu portföyde yer alan hisse senetlerinin olması gereken ağırlıkları Excel Çözücü ortamında belirlenerek yeni bir portföy oluşturulmuştur. Bu portföyün etkin sınır ile risksiz getiri oranı arasındaki ilişkisi geometrik olarak ortaya konulmuştur. Oluşturulan portföyün optimal karakterdeki bir Tanjant portföyü olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
ŞİRKET SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ: GELENEKSEL YÖNETİM ANLAYIŞINA ALTERNATİF
- Şirket sürdürülebilirliği gelişmekte olan bir yönetim paradigması olarak kabul edilebilir. Şirket sürdürülebilirliği, işletmelerin finansal sorumluluklarının yanı sıra sosyal, ekonomik ve çevresel sorumlulukların bir arada üstlenilmesi olarak ifade edilebilir. Sürdürülebilirliğin savunucuları, açık bir şekilde, işletmelerin artık bilinen geleneksel yöntemlerle iş yapmaya devam etmelerinin mümkün olmadığını ileri sürmektedir. Bu anlayış geleneksel büyüme ve kar maksimizasyonu modeline bir alternatif olarak ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, “şirket sürdürülebilirliği” yaklaşımının kökenlerine inilerek, bu yaklaşımdan beklenen faydalar ve uygulamalarda yardımcı olacak ilkeler, standartlar ve performans göstergeleri konusundaki gelişmelerin neler olduğu ortaya konulmuştur.
[ PDF DOSYASI ]
YAŞLI TÜKETİCİLERDE ALGILANAN MARKA DEĞERİ VE SATINALMA NİYETİ
- Gelişmiş ülkelerde yaşlı tüketicilerin satın alma davranışları, pazarlama araştırmacılarının ve firma yöneticilerinin yoğun ilgi gösterdikleri bir konudur. Çünkü bu ülkelerde yaşlıların yaşam standardı ve süresi yüksektir ve toplumda tüketimin önemli bir kısmı yaşlılarca yapılmaktadır. Yaşlıları önemli bir tüketici olarak keşfeden firmalar, yaşlıların herhangi bir malı satın alırken, karar verme sürecinde etkili sosyal, psikolojik, kültürel ve demografik (kişisel) faktörleri doğru olarak bilmek istemektedirler. Bu çalışma, hakkında sınırlı çalışma olan Türk yaşlı tüketicilerinin marka değeri algılamalarını belirlemek için Algılanan Değer (Perceived Value) ölçeği kullanılarak ampirik olarak yapılmıştır. Yapısal Eşitlik Modelinin kullanıldığı çalışmada sonuçlar teorik modelin eldeki veri seti ile çok iyi bir şekilde desteklendiğini ortaya koymuştur.
[ PDF DOSYASI ]
YATIRIMCI İLİŞKİLERİ YÖNETİMİNDE GÜVEN ve EKONOMİYE ETKİSİ
- Bu çalışmada güven, işletme-yatırımcı ilişkisinde güven oluşumunun önemi ve bu konuda etkin bir araç olarak Kurumsal Sosyal Sorumluluk ele alınmıştır. Güven, ekonomideki işlem maliyetlerini azaltarak etkinliğin artmasına katkı sağlamaktadır. Sürdürülebilirliğe, sosyal sermayeye ve sorumluluğa daha fazla ihtiyaç duyulan günümüz iş dünyasında gerek bu ihtiyaçların bir girdisi gerekse çıktısı olarak güven kavramı son dönemlerde üzerinde en fazla durulan konular arasında yer almaktadır. İşletmelerin tüm paydaşlarla olduğu gibi yatırımcılarla ilişkisinde de öne çıkan güven unsuru sermaye maliyetlerine doğrudan etki etmektedir. Genelde paydaşlarla özelde ise yatırımcılarla işletme arasında güvene dayalı bir ilişkinin kurulması, finansal piyasalardan fon teminini kolaylaştırmaktadır. Uygun koşullarla ve sürekli fonlama imkanları, işletmelerin piyasa değerlerini arttırıcı özelliktedir. Bu özellik yatırımcılar ile onların işletmeye yönelik beklentilerini karşılayacak etkin ve süreklilik gösteren bilgilendirme ile işlevsellik kazanmaktadır. Böylece toplumsal aktörler arasında sağlanan güven köprüsü ekonomik anlamda da daha sağlam bir zeminin oluşmasına yol açmaktadır. Çalışma ile mikro temelde örülen güven ilişkisinin makro alanda da kendini gösterdiği ve böylece işletmelerin yaptıkları faaliyetlerin hem topluma hem de örgüte yönelik katma değeri artırdığı ortaya konulmaktadır.
[ PDF DOSYASI ]
İSTANBUL’UN İŞLEVSEL ALANI
- Bu çalışmada İstanbul’un işlevsel alanını (functional area) belirlemek amacıyla İstanbul’dan çevre illere ve çevre illerden İstanbul’a doğru gerçekleşen iş akışları ve işgücü akışları analiz edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda İstanbul için iş akışları bazlı işlevsel alan ve işgücü akışları bazlı işlevsel alan olmak üzere iki farklı işlevsel alan tanımlanmıştır. İstanbul’un iş akışları bazlı işlevsel alanının İstanbul il sınırları ile birlikte Kocaeli ilinin Gebze ilçesinden, iş akışları bazlı işlevsel alanının ise İstanbul il sınırı ile birlikte Tekirdağ ve Kocaeli illerinden oluştuğu tespit edilmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
KAMU KURUMLARINDA DENETİM KOMİTELERİNİN KOMPOZİSYONU ve ÇALIŞMA BİÇİMİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
- Bu çalışmanın amacı, Türkiye’deki kamu kurumlarında kuru-labilecek denetim komitelerinin kompozisyonunun ve işleyişinin nasıl olması gerektiği konusunda kamu iç denetçilerinin görüşlerini ortaya koymaktır. Bu amaçla hazırlanan anket soruları ülkemizin çeşitli kamu kurumlarında görev yapan kamu iç denetçilerine uygulanmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye’deki kamu kurumlarında görev yapan iç denetçiler kamu kurumlarında denetim komitesinin kurulması gerekliliğini ve bu komitenin etkili olarak görev yapabilmesi için yılda ortalama üç defa toplanması gerektiğini belirtmektedir. Denetim komitesinin ortalama üye sayısının beş olması ve bu üyelerin üç tanesinin muhasebe ve finans konularında iyi bir bilgi düzeyine sahip olması ve söz konusu komitelerde kurum personeli dışında üye görevlendirilmesinin yararlı olacağı düşüncesi araştırmanın diğer so-nuçlarıdır. Bulunan sonuçlar mesleki tecrübe değişkeninin alt grupla-rına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermemektedir.
[ PDF DOSYASI ]
KALDOR BÜYÜME YASASININ AMPİRİK ANALİZİ: TÜRKİYE VE AB ÜLKELERİ ÖRNEĞİ (1981-2007)
- Kaldor’un büyüme yasası, sanayi sektörünün ekonomik büyümenin motoru olduğunu kabul eder. Bu çalışmanın amacı, 1981-2007 periyoduna ilişkin yıllık verileri kullanarak Türkiye ve AB ülkelerinde bu yasanın geçerliliğini test etmektir. Çalışmada sanayi sektörü büyümesi ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki, OLS ve Granger nedensellik testleri ile araştırılmaktadır. OLS sonuçları, 15 ülkenin 11’inde sanayi büyümesinin ekonomik büyüme üzerinde pozitif ve anlamlı bir etki yaptığını ortaya koymaktadır. Bu sonuçlar, Türkiye ve 10 AB ülkesinde Kaldor büyüme yasasının geçerli olduğunu kanıtlamaktadır. Diğer taraftan; Granger nedensellik testleri sonuçlarına göre, Danimarka ve Romanya’da çift yönlü nedensellik, Avusturya’da sanayi büyümesinden ekonomik büyümeye doğru, Almanya ve Belçika’da ise ekonomik büyümeden sanayi büyümesine doğru işleyen tek yönlü bir nedensellik tespit edilmiştir. Sonuçlar; Danimarka, Romanya ve Avusturya ekonomilerinde Kaldor büyüme yasasını destekleyici bulgular sunmaktadır.
[ PDF DOSYASI ]