-
Cilt: 10, Sayı: 2, Yıl: Aralık 2008
YATIRIM PROJELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİNDE NET BUGÜNKÜ DEĞER(NBD) VE İÇ KARLILIK ORANI(İKO) YÖNTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
- Net bugünkü değer(NBD) ve iç karlılık oranı(İKO)’ yöntemleri arasındaki farklılık, ‘optimum yatırım miktarı’ nın belirlenmesi sürecinde belirgindir. Kaynak kısıtlaması koşullarında, alternatif projeler arasındaki seçimin NBD yöntemine göre yapılmasıyla dönemlerarası tüketimin maksimize edilmesi sağlanmaktadır. Dolayısıyla kaynakların etkin kullanımı göz önünde bulundurulduğunda yatırım kararının NBD ölçütüne göre verilmesi önem taşımaktadır.
[ PDF DOSYASI ]
KURUMSAL ŞEFFAFLIK VE MUHASEBE STANDARTLARI
- Kurumsal yönetimin dört temel ilkesinden biri olan şeffaflık, son yıllarda sermaye piyasalarında önemini artırmıştır. Şeffaflığın şirket düzeyinde benimsenmesi, yatırımcı haklarının korunması ve kamu güveninin kazanılması için bir gerekliliktir. Şirketler uluslararası alanda kabul görmüş ilkeleri ve rehber niteliğindeki prensipleri izleyerek, kurumsal şeffaflık derecelerini arttırabilmektedirler. Kurumsal şeffaflık muhasebe uygulamaları ile doğrudan ilişkidir. Güvenilir, kapsamlı ve karşılaştırılabilir finansal tablolar ancak uluslararası alanda kabul görmüş muhasebe standartlarının benimsenmesi ile sunulabilir. Uluslararası muhasebe standartlarında yer alan uygulamalar, sadece genel amaçlı finansal bilgilerin sunulmasına ilişkin olup, kurumsal şeffaflığın gerektirdiği ilave finansal ve finansal olmayan bilgilerin açıklanması konusunda yetersiz kalmaktadır.
[ PDF DOSYASI ]
HİSSE SENEDİ GETİRİLERİ VE REEL SEKTÖR ARASINDAKİ İLİŞKİ: AMPİRİK BİR ÇALIŞMA
- Finansal gelişme ile reel ekonomi arasındaki ilişki uzun yıllar araştırmacılar için ilgi çekici bir konu olmuştur. Bu çalışmada da hisse senedi getirileri ile reel sektör arasındaki nedensellik ilişkisi Hata Düzeltme Modeli (ECM) ve Standart Granger Nedensellik Testi yardımıyla araştırılmıştır. 1998 yılı ilk çeyreği ile 2008 yılının ikinci çeyreği arasında döneme ait İMKB100 endeksi ve reel sektörü temsilen GSYİH, özel kesim tüketim harcamaları ve özel kesim yatırım harcamaları kullanılmıştır. Araştırma bulguları, hisse senedi getirileri ile GSYİH ve özel kesim tüketim harcamaları arasında uzun dönemli ilişki ve aynı zamanda iki yönlü bir Granger nedenselliğin olduğunu göstermektedir. Ayrıca, hisse senedi getirilerinden özel kesim yatırım harcamalarına doğru tek yönlü bir nedensellik tespit edilmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
ALTI SİGMA’NIN KOBİ’LERDE FARKINDALILIĞI, AYIRT EDİCİ FAKTÖRLER VE UYGULAMA KARAKTERİSTİKLERİ: AYDIN İLİNDE AMPİRİK BİR DEĞERLENDİRME
- Bu çalışmada, Aydın ilinde faaliyet gösteren KOBİ’lerin Toplam Kalite Yönetimi (TKY) ve Altı Sigma uygulama karakteristikleri araştırılmış ve uluslararası literatürde Altı Sigma’nın başarılı uygulamalarında etkili olan ana faktörler bakımından söz konusu işletmelerin farklılaşıp, farklılaşmadığı ve Altı Sigma’yı başarıyla uygulamak için gerekli yönetsel bakış açılarına sahip olup, olmadıkları araştırılmıştır. Bu amaçla, bir Kümeleme Analizi (Cluster Analysis) yapılmış ve firmalar, altı adet Altı Sigma uygulamasında temel başarı faktörleri veya yaklaşımları bakımından ele alınmıştır. Analiz sonuçları, firmaları iki genel grup halinde inceleyebileceğimizi ortaya çıkarmış ve firmaların üyesi olduklara bu doğal gruplara Altı Sigma Farkındalılığı Yüksek ve Düşük firmalar olarak isim verilmiştir. Daha sonra bu faktörlerden hangilerinin en önemli olduğu tartışılmış ve Kümeleme Analizinin doğruluğu ve gücü, Doğrusal Ayırt Edici Analiz (Linear Discriminant Analysis) ile de onanmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
GENİŞLETİLEBİLİR İŞLETME RAPORLAMA DİLİ (GİRD) VE GELİR İDARESİNCE KULLANIMI
- Genişletilebilir İşletme Raporlama Dili-GİRD (Extensible Business Reporting Language –XBRL) dünyada kullanımı her geçen gün yaygınlaşan dijital bir finansal raporlama dilidir. GİRD, finansal bilginin internet ortamında eş zamanlı olarak sunumuna imkân sağlayan ve elektronik iletişimi mümkün kılan standart bir dildir. Bugün dünyada gelişmiş pek çok ülkenin vergi idareleri ve denetim kuruluşu finansal raporlamanın GİRD formatında gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalar yapmakta ve bu yöndeki düzenlemelere destek vermektedir. Yakın bir gelecekte, finansal raporlama sürecinde küresel bir iletişim standardı halini alacak olan GİRD, Türkiye’de Gelir İdaresi personeline ve vergi denetimlerinde inceleme elemanlarına son derece yararlı uygulamalar sunabilecektir.
[ PDF DOSYASI ]
DEĞİŞEN VARYANS DURUMUNDA EN KÜÇÜK KARELER TEKNİĞİNİN ALTERNATİFİ AĞIRLIKLI REGRESYON ANALİZİ VE BİR UYGULAMA
- Bu çalışmanın amacı, en küçük kareler (EKK) tekniğinin en önemli varsayımlarından biri olan sabit varyans varsayımının teorik ve teknik ayrıntılarını ampirik bir uygulama üzerinde tartışmaktır. Bu çalışmada, Zonguldak’ta toplam asılı partiküller madde düzeylerindeki trend ve mevsimlik faktörler uygun olan ağırlıklı regresyon (AR) yöntemiyle araştırılmaktadır. Araştırmada Ocak 1990 ile Haziran 2007 tarihleri arasındaki aylık toplam asılı partiküller serisi kullanılmaktadır. AR analizi ile elde edilen sonuçlardan, düzeltilmiş-R2 değerinin %91 ve toplam asılı partiküller düzeylerinin ilgili dönemde yıllık trendinin negatif ve yaklaşık olara -1.467 um/m3 olduğu ve bunun 0.000 anlamlılık düzeyinde anlamlı olduğu anlaşılmaktadır.
[ PDF DOSYASI ]
DUYGUSAL BAĞLILIK İÇSEL MOTİVASYON İLİŞKİSİ: ANTALYA’DA BEŞ YILDIZLI OTELLERDE BİR İNCELEME
- Hizmet sektörü içinde yer alan otel işletmeleri, ulusal ekonomi içinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu çalışmada, Antalya’da faaliyette bulunan beş yıldızlı otel işletmelerinde çalışanların duygusal bağlılıklarıyla içsel motivasyonları arasındaki ilişki incelenmiştir. Ayrıca, çalışanların duygusal bağlılıklarının ve içsel motivasyonlarının demografik özelliklerine bağlı olarak değişip değişmediği saptanmıştır. Çalışmada 20 adet beş yıldızlı otel işletmesindeki toplam 402 çalışandan anket formuyla elde edilen veriler kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, bulgular duygusal bağlılık ile içsel motivasyon arasında anlamlı ve pozitif bir ilişki ortaya çıkmıştır. Varyans analizleri ile, çalışanların duygusal bağlılıklarının yaşlarına, çalıştıkları bölüme, unvanlarına, kıdemlerine ve iş deneyimlerine bağlı olarak değiştiği; içsel motivasyonlarının ise yaşlarına, eğitim düzeylerine, çalıştıkları bölüme, unvanlarına, kıdemlerine, iş deneyimlerine ve değiştirdikleri işyeri sayısına bağlı olarak değiştiği görülmüştür.
[ PDF DOSYASI ]
GLOBAL FİNANSAL SİSTEM ETKİLEŞİMİYLE TÜRKİYE’NİN TÜREV PİYASA GÖRÜNÜMÜ
- Günümüz dünyasında ülkelerin en büyük mücadelesi hakim ekonomik güç olabilmek üzerinedir. Finansal sistemde yaşanan hızlı teknolojik gelişim ve değişim, her geçen gün ülkelerin birbirine daha çok bağımlı olduğu bir ekonomik düzen yaratmakta ve yatırımcıların karşı karşıya olduğu riskleri çeşitlendirmektedir. Bu süreçte finansal sistemi etkileyen temel değişkenlerin başında türev piyasalar gelmektedir. Türev piyasalar, özellikle 1990’lı yıllardan sonra tüm dünyada hızlı bir biçimde gelişerek, bireysel ve kurumsal yatırımcılar için hayati önem taşımaya başlamıştır. Temel fonksiyonları doğrultusunda kullanıldığında, ekonomik sistemin işleyişini kolaylaştıran, daha istikrarlı bir yapıya dönüştüren ve etkin bir risk yönetimi sağlayan bu piyasalar; spekülasyon amacıyla kullanıldığında, yatırımcılarının büyük kazanç ya da kayıplarla karşılaşmalarına neden olmaktadır. Çalışmada global finansal sistem türev ürün bazlı değerlendirilmiş ve Türkiye’nin türev piyasa görünümü ortaya konulmaya çalışılmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
GELENEKSEL YÖNETİM PARADİGMASININ SINIRLAYICI ALANLARINA KARŞI POST-MODERN YÖNETİM PARADİGMASININ GELİŞTİRİCİ ALANLARI
- Tarih boyunca yetki ve gücü ele geçiren insanlar başkalarını yönetme, davranışlarına yön verme ve kontrol etme çabası içinde olmuşturlar. Bazı insanlar “gücü” otokratik-baskıcı bazı insanlar ise demokratik-katılımcı bir tarzda kullanılmaktadır. Bu farklı yönetsel uygulama biçimlerinin oluşması, içinde bulunulan şartların etkisi olmakla birlikte daha ziyade yöneticilerin kişiler hakkındaki varsayımları ile ilgilidir. Tarihsel süreç içinde yönetim paradigmaları incelendiğinde yönetimin insanlar ile ilgili varsayımları ile yönetim uygulamaları arasında bir paralellik olduğu görülmektedir.
[ PDF DOSYASI ]
İCRA VE İFLAS KARŞISINDA TİCARİ ALACAKLAR; NİTELİĞİ, MEVZUAT BOYUTU VE MUHASEBE UYGULAMASI
- Artan rekabet koşullarında işletmeler, ticari faaliyetlerini sürdürmek, sektördeki işletmelerle rekabet edebilmek ve ürettikleri mal ve hizmetlere olan talebi artırmak amacıyla birtakım satış yöntemlerine başvurmaktadırlar. Sözkonusu yöntemlerden birisi kredili satış yöntemi olup, işletmeler genellikle bulundukları sektörün özelliklerine göre belirledikleri bu yöntemle satışlarını artırma çabasına girmektedirler Öte yandan, kredili satış yöntemi sonucunda ortaya çıkan ve işletmeler açısından en az satışlar kadar önemli olan bir diğer unsur ise alacakların tahsilidir. Özellikle ekonomik koşulların giderek zorlaştığı dönemlerde, hak ve yükümlülüklerin yerine getirilmesinde zaman zaman bazı sorunlar ortaya çıkabilmekte ve alacaklı tarafın sahip olduğu alacak hakkı kaybedilmektedir. İşte, yapılan birtakım düzenlemelerle, tamamen veya kısmen kaybedilen alacak hakkı kanunla yeniden elde edilmeye çalışılmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
KONAKLAMA İŞLETMELERİNDE İŞLETME SERMAYESİ YÖNETİMİNİN İNCELENMESİ
- Finansın en önemli konularından biri olan işletme sermayesi, işletmenin normal olarak bir yıl içerisinde nakde çevrilebilir ekonomik değerlere yaptığı yatırımı ifade etmektedir. İşletme sermayesi bir bütün olarak ele alınabildiği gibi kendisini oluşturan ekonomik değerlerin tek tek ele alınması yöntemiyle de incelenebilmektedir. Bu ekonomik değerlerin başlıcaları nakit, serbest menkul değerler, alacaklar ve stok kalemleridir. İşletme sermayesinin sektörden sektöre, işletmeden işletmeye hatta yıldan yıla değişen bir yapıya sahip olması ve konaklama işletmelerinde duran varlık yatırımının büyük yer kaplaması işletme sermayesine verilen önemi arttırmaktadır. Bu çalışmada ilk önce işletme sermayesi ve finansmanı hakkında bilgilere yer verildikten sonra ikinci bölümde işletme sermayesi yönetimi ve konaklama işletmeleri için önemine değinilmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
HASTANELERDE TAKIM HALİNDE ÖĞRENME
- Teknolojik ilerlemeyle sıkı sıkıya bağlantılı olan organizasyon ve yönetim teorileri, bu yöntem ve araçlardaki gelişmelere paralel olarak sürekli değişmekte ve gelişmektedir. Sanayi sonrası dönemde, klasik organizasyon teorisi revaçta iken, küreselleşme sonucu iletişim ve ulaşım araçlarındaki gelişmelere paralel olarak modern organizasyon teorileri ve sistem yaklaşımı geliştirilmiştir. Sürekli gelişme, yeniliklere ayak uydurma, yeniliklerin öncüsü olma değerlerinin ve realitesinin hakim olduğu günümüzde ise işletmelere rekabet avantajı sağlayan en önemli olgu bilgi ve bilgiyi kullanabilmektir. Bilgi çağı olarak adlandırılan günümüzde, organizasyon teorileri de bu anlayışa uygun olarak bilgi olgusu merkezinde gelişme göstermektedir. Bilgiyi paylaşma ve etkin olarak kullanmanın en iyi yolu ise takım halinde öğrenmeden geçmektedir. Bu çalışmada Afyon Kocatepe Üniversitesi Hastanesi’nde çalışan hekimlerin Senge tarafından ortaya atılan öğrenen organizasyon disiplininin bir parçası olarak takım halinde öğrenme düzeyleri incelenmeye çalışılmıştır. Bulgular hekimlerin takım halinde öğrenme konusunda yeterli çabayı gösterdiklerini ortaya koymuştur.
[ PDF DOSYASI ]
ÖĞRENEN ORGANİZASYON: AFYONKARAHİSAR KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ, AHMET NECDET SEZER UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ’NİN ÖĞRENEN ORGANİZASYON OLABİLME POTANSİYELİNİN İNCELENMESİ
- 21. Yüzyılda ekonomik, teknolojik ve sosyal alanlarda yaşanan hızlı gelişmeler, iş dünyasının çevresini anlamlı bir şekilde değiştirmiştir. Artık insanların tek başına değişimi yakalaması mümkün değildir. Önemli bir neden olarak gösterilebilecek bu etken, günümüzde işletmeleri öğrenen birer organizasyon olmaya zorlamaktadır. İşletmelerin, yoğun rekabet ortamında etkinliklerini korumaları ve sürekli olmaları rakiplerinden daha çok ve daha hızlı öğrenmelerine bağlıdır. Öğrenen organizasyon, bir organizasyonda çalışanların rolleri ile temel prensip ve durumun ne olduğu ile ilgilidir. Bu da örgüt kültürünün bir parçasıdır. Bir öğrenen organizasyon oluşturma birçok alanda değişimi gerektirir. Bunlar, güçlü bir liderlik, vizyon, takım temelli yapı, personeli güçlendirme, bilgi teknolojileri, katılımcı bir strateji ve organizasyon kültürüdür. Bu doğrultuda çalışmada öncelikle öğrenme konusu irdelenmekte ve öğrenen organizasyon oluşturma süreci incelenerek, bu yapının özellikleri ortaya konmaya çalışılmaktadır. Verilen bilgiler gereğince Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi, Ahmet Necdet Sezer Uygulama ve Araştırma Hastanesinde öğrenen organizasyon olma potansiyelinin saptanmasına çalışılmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
TURİZM İŞLETMECİLİĞİ VE OTELCİLİK PROGRAMI ÖĞRENCİLERİNİN STAJ UYGULAMALARI HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ
- Turizm sektöründe gelişimin sağlanabilmesi ve rekabetin sürdürülebilmesinde bu sektörün çalışanları hayati öneme sa¬hiptirler. İyi bir eğitim almış ve alanında deneyimli çalışanlar yalnızca işletmeler arasındaki rekabetin değil, aynı zamanda bölgesel, ulusal ve uluslararası rekabetin de önemli aktörleridir. Çalışanların bu önemi onlara turizm alanında iyi bir eğitim ve¬rilmesinin yanı sıra teoriyle uygulamanın birlikte gerçekleştirile¬rek öğrenilenlerin pekiştirilmesini ve sektörün yakından tanıtıl¬masını zorunlu kılmaktadır. Nitekim, turizm eğitimi veren orta ve yüksek öğretim kurumlarının pek çoğunda bu amaçla staj uygulamaları eğitimin önemli bir parçası haline getirilmiş ve zorunlu kılınmıştır. Bu çalışmada sektörün geleceğini ilgilendiren staj uygulaması¬nın öğrenciler için ne kadar verimli bulunduğu, stajdan ne kadar faydalanıldığı araştırılmış ve çeşitli çözüm önerileri sunulmuş¬tur. Elde edilen bulgular, staj uygulama¬larında karşılaşılan çeşitli güçlükler ile yanlış uygulamaların hem işletmeleri, hem de öğrencileri güç duruma soktuğunu ortaya koymaktadır. Çalış¬mada, öğrencilerin staj uygulamaları hakkındaki görüşleri anket metodu uygulanarak elde edilmiş ve bilgisayar ortamında analiz edilmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
TURİZMİN BÖLGESEL KALKINMAYA ETKİSİ ÜZERİNE TEORİK BİR İNCELEME
- Küreselleşme olgusunun dünya genelinde hız kazanmasıyla birlikte ülkeler arasındaki gelişmişlik seviyesi gittikçe artmaktadır. Gelişmiş ülkeler sahip oldukları bir takım ekonomik avantajlar nedeniyle kalkınma düzeylerini gerçekleştirmişler ve az da olsa bölgeler arasındaki dengesizliği de en aza indirgemiş durumdadırlar.Ancak bu gelişmekte ve az gelişmiş olan ülkeler için geçerli değildir.Gelişmekte olan ülkelerin en önemli sorunlarının başında kalkınma ve az gelişmişlik yer almaktadır. Bu sorunu aşmanın yollarından birisi de bu ülkelerin kalkınma için öncelikli sektörü tespit etmektir. Gelişmekte olan ülkelerde sanayileşme olmadığı için kalkınma hamlelerini ancak sahip oldukları turistik arz potansiyelini değerlendirmekle mümkündür. Turizm sektörünün bölgesel kalkınma ve yöredeki turizm kaynaklı kaynakların etkin kullanımı konusunda büyük bir yeri ve önemi vardır. Bu çalışmada, turizmin bölgesel kalkınma ve az gelişmişliğe olan etkisi üzerinde durularak, Türkiye’deki turizmin kalkınmaya etkisi gözlemlere ve bilimsel araştırmalara dayanılarak tartışılmaktadır.
[ PDF DOSYASI ]
DEĞER ZİNCİRİ (VALUE CHAIN) YÖNTEMİ İLE TÜRK TEKSTİL VE HAZIRGİYİM SEKTÖRÜNÜN DEĞERLENDİRİLMESİ
- Değer zinciri (value chain), bir hizmet veya ürünün, kavramsal gelişim noktasından başlayarak birçok üretim sürecinden geçerek (fiziksel değişim ve birçok değişik üretici hizmetlerinin katkısını da içermek üzere) nihai tüketiciye erişimine ve kullanım sonrasına dek bir parçası olduğu tüm operasyonları açıklayan , aynı zamanda, bir işletmede katma değerin nasıl ortaya çıkarıldığına yönelik bir modeldir. Bu çalışma, değer zinciri yöntemini detaylı bir şekilde incelemenin yanısıra, Türk tekstil ve hazırgiyim sanayinde değer zincirinde yer alması gereken değişkenleri ortaya çıkarmak amacını da taşımaktadır. Çalışma nitel araştırma yöntemi ile gerçekleştirilmiş olup, veri toplama aşamasında uzman görüşü ve yarı-yapılı derinlemesine mülakat teknikleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda sektöre yönelik değer zinciri ölçeği ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca, Avrupa Birliği (AB) ve Türk tekstil ve hazırgiyim sektöründe gözlemlenen değer zinciri yapısı da örnek bir yapı olarak incelenmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
TÜRKİYE’DE ELEKTRİK TÜKETİMİ ÇEŞİTLERİ VE EKONOMİK BÜYÜME ARASINDAKİ İLİŞKİNİN EKONOMETRİK BİR ANALİZİ
- Enerji ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki araştırmacıların ve politika yapıcıların ilgisini her geçen gün daha fazla çekmektedir. Bu iki değişken arasındaki ilişki enerji politikalarının oluşturulması sürecinde oldukça önemlidir. Bu makalede, Türkiye’de 1975-2005 dönemine ilişkin toplam elektrik tüketimi, sanayi elektrik tüketimi ve mesken elektrik tüketimi ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki zaman serileri analizindeki gelişmeler dikkate alınarak incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, toplam, sanayi ve mesken elektrik tüketimleri ile ekonomik bürüme arasındaki uzun dönemli ilişkilerin varlığı Johansen eşbütünleşme testi ile belirlenmiş ve Vektör Hata Düzeltme Mekanizması (VECM) yardımıyla nedenselliğin yönünün elektrik tüketimlerinden ekonomik büyümeye doğru olduğu görülmüştür. Ayrıca mesken elektrik tüketimi ile ekonomik büyüme arasında ise, çift yönlü bir nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
EGE BÖLGESİ’NİN VERGİ AHLÂK DÜZEYİ
- Vergi ahlâkı, sosyal sermayenin önemli bir enstrümanı olarak, ülkelerin gelişmişlik göstergeleri içinde kabul edilmektedir. Bu nedenle, birçok ülke için vergi ahlâk düzeylerinin araştırıldığı çalışmalar son yıllarda ivme kazanmıştır. Yapılan literatür taramalarında, Türk vergi mükellefleri için hesaplanmış bir vergi ahlâk skoruna rastlanmamıştır. Bu çalışma, Türk vergi mükelleflerinin vergi ahlâk düzeyinin belirlenmesini amaçlamaktadır. Bu amaçla, Ege Bölgesi’nde faal gelir vergisi mükelleflerini kapsayan bir anket çalışması yapılmıştır. Elde edilen bulgular sonucu geliştirilen endeks ile bölgenin vergi ahlâk skoru hesaplanmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
TÜRK CEZA HUKUKUNDA VE VERGİ CEZA HUKUKUNDA TEKERRÜR
- Tekerrür, bir kez ceza mahkûmiyetine uğradıktan sonra tekrar suç işleyen inatçı suçluların ıslah edilmesine yönelik bir suç politikası aracıdır. Bu çalışmada tekerrür kurumunun kavramsal incelemesi, tarihi gelişimi ve teorik temelleri açıklanmıştır. Türk Ceza Hukuku’nda ve Vergi Ceza Hukuku’nda tekerrürün düzenleniş şekli, şartları, kapsamı ve sonuçları incelenmiştir. Afyon E Tipi Cezaevinde bulunan tekerrüre düşen mahkûmlarla, bunların suç profilini tespit etmeye yönelik bir anket çalışması yapılmıştır. Yapılan araştırmada, tekerrüre düşmüş mahkûmların tekerrüre düşmesinde, işsizlik ve ekonomik nedenlerin, yaş küçüklüğünün, arkadaşlık ortamının, eğitim seviyesinin düşüklüğü gibi nedenlerin önemli rol oynadığı tespit edilmiştir. Ayrıca, vergisel kabahatlerde tekerrüre düşen vergi mükelleflerini ve tekerrüre düşme nedenlerini tespit etmeye yönelik olarak Afyonkarahisar’daki vergi mükellefleri üzerinde bir anket çalışması
[ PDF DOSYASI ]
KENTSEL DÖNÜŞÜM UYGULAMALARI (AYDIN VE AFYONKARAHİSAR ÖRNEKLERİ)
- Kentsel dönüşüm bir kentin tamamı ya da belirli yerleşim alanlarına yönelik, bilinçli, sistemli ve planlı eylem olarak tanımlanabilir. Bu kavram başlangıçta, Kuzey Avrupa ülkelerinde devlet müdahaleli konut yapım sürecini tanımlamak amacıyla kullanıldı. Devletler, savaşlar yüzünden yıkılan kentlerin yeniden yapılandırılmasında etkin rol üstlendiler. İnsanların yaşam kalitesinin yükseltilmesi amacıyla yapılan kentsel dönüşüm uygulamaları toplumsal yaşam üzerinde olumlu etkiler yapar. Bu çalışmada, öncelikle kentsel dönüşüm kavramsal düzeyde ele alınmakta, ardından tarihsel gelişim ve bazı ülke uygulamalarından söz edilmektedir. Öte yandan Afyonkarahisar ve Aydın illerinde 1994-2008 yılları arasında kentsel dönüşüm kapsamında yapılan çalışmalar temel başlıklarla değerlendirilmektedir.
[ PDF DOSYASI ]
TÜRKİYE’DE FAİZ DIŞI FAZLA VE BORÇLARIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ (1975-2007 DÖNEMİ)
- Faiz dışı fazla, birçok ülkede borçların sürdürülebilirliği açısından yürütülecek maliye politikaları için önemli bir ölçüt olarak kullanılmaktadır. Türkiye’de takip edilen faiz dışı fazlaya dayalı maliye politikasının hedefi borcun sürdürülebilirliğinin sağlanmasıdır. Türkiye’de 1994’ten itibaren faiz dışı fazlaya dayalı maliye politikası sürdürülmüş ve borçların sürdürülebilirliğine ilişkin temel göstergelerde önemli gelişmeler ortaya çıkmıştır. Faiz dışı fazlaya dayalı maliye politikası takip edilmesi sonucu faiz oranlarında, faiz giderlerinde, iç ve dış borç stokunda, borçlanma gereğinin GSYİH’ya oranında, borç servis yükünde, bütçe açığında ve büyüme oranlarında meydana gelen gelişmeler söz konusu politikanın etkinliğini ve borçların sürdürülebilirliğini artırmada etkililiğini artırdığı şeklinde yorumlanabilecek nitelikte görülmektedir.
[ PDF DOSYASI ]