-
Cilt: 10, Sayı: 1, Yıl: Haziran 2008
GETİRİ ARALIĞININ SİSTEMATİK RİSKİN ÖLÇÜSÜ OLAN BETA ÜZERİNE ETKİLERİ: İMKB’DE BİR UYGULAMA
- Getiri aralığının beta tahminleri üzerine etkisine ilişkin çalışmalar yapılmış olmasına rağmen farklı kapanış fiyatlarıyla hesaplanan getirilerin beta tahminleri üzerine etkilerini incelemiş çalışmalara rastlanmamıştır. Bu çalışmanın amacı, beta katsayısının aynı dönemde farklı getiri aralıklarına ya da farklı kapanış fiyatlarıyla hesaplanan getiri aralığına göre değişip değişmediğini test etmektir. Bu amaç doğrultusunda, Finansal Varlık Fiyatlama Modeli’ne göre, 2002:01–2006:12 dönemi İMKB100 endeksi tarihi verilerine dayanarak hesaplanan beta katsayıları, geleceğe yönelik tahminlerde kullanılabilmesi için, aynı dönemde farklı getiri aralığı (haftalık, aylık) ve farklı kapanış değerlerine göre hesaplanmış ve farklılık gösterip göstermediği İMKB100 endeksi kapsamındaki hisse senetlerinden yararlanılarak test edilmiştir. Çalışmanın sonucunda, getiri aralıkları değiştikçe betaların anlamlı bir şekilde farklılaştığı tespit edilmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
ORGANİZASYONLARDA ALGILANAN MAĞDURİYETİN ÖRGÜTSEL BAĞLILIK ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİ BELİRLEMEYE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA
- Organizasyonlarda algılanan mağduriyetin örgütsel bağlılık üzerindeki etkisini belirlemeye yönelik olarak yapılan bu araştırma iki model üzerine inşa edilmiştir. Birinci modele göre algılanan mağduriyetin üç tür bağlılık üzerindeki etkisi incelenmiş ve mağduriyet algılamasının üç tür bağlılık üzerinde de anlamlı ve negatif yönlü etkilere sahip olduğu tespit edilmiştir. İkinci modelde ise üç tür olarak ele alınan mağduriyetin (engelleme davranışları oluşan mağduriyet, düşmanca davranışlar sonucu oluşan mağduriyet ve fiziki saldırı şeklinde oluşan mağduriyet) örgütsel bağlılık üzerinde anlamlı ve negatif yönlü etkiye sahip olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlar örgütlerde kendilerini çeşitli nedenlerle mağdur hisseden bireylerin bağlılıklarının zayıfladığı sonucunu ortaya çıkarmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
REKLAM HARCAMALARININ İŞLETMELERİN ETKİNLİK SEVİYESİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA
- İşletmeler, içinde bulunduğu rekabet ortamında etkinliğini artırabilmek için çeşitli faaliyetlerde bulunmaktadır. Daha çok satış yapıp daha çok kazanmak isteyen işletmeler reklam yaparak, ekonomik bir fayda elde etmeye çalışmaktadırlar. İşletmeler için önemli bir gider kalemi oluşturan reklam harcamalarının etkinlik seviyesi ile aralarındaki ilişkiyi ortaya koymak adına yapılan bu çalışmada, veri zarflama analizi ve korelasyon analizi kullanılmıştır. İşletmelerin bulunduğu il ya da sektör dikkate alınmadan yapılan değerlendirmeler sonucunda reklam harcamalarının etkinlik seviyelerini doğrudan etkilediği tespit edilmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
MUHASEBE BİLGİ SİSTEMİNİN KURUMSALLAŞMA DÜZEYİNE ETKİSİ: SANAYİ İŞLETMELERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
- İşletmelerin sürekliliği için en önemli faktör kurumsallaşmadır. Ayrıca, etkin bir bilgi sisteminin varlığı da işletmeler için gereklidir. Bu durum, kurumsallaşma ile muhasebe bilgi sistemi arasında bir ilişkinin varlığını hissettirmektedir. Bu çalışmanın amacı, kurumsallaşma ile muhasebe bilgi sisteminin arasında bir ilişki olup olmadığını ortaya koymaktır. Bu amaçla, Karadeniz Bölgesi’nde, 196 sanayi işletmesine yönelik bir anket çalışması yapılmıştır. Çalışmanın sonunda, muhasebe bilgi sistemi ile kurumsallaşma arasında doğru yönlü, pozitif ve güçlü bir ilişkinin olduğu ve muhasebe bilgi sisteminin etkinliğinin kurumsallaşmaya etki eden faktörlerden biri olduğu sonucuna varılmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
“RİSK” KAVRAMINDAN HAREKETLE TÜRKİYE’DEKİ “SİGORTACILIK” SEKTÖRÜ ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER
- Bu çalışmada, risk kavramının ne anlama geldiği, hangi kav-ramlarla ilişkili olduğu ortaya koyulmaya çalışılacak; buradan hare-ketle, Türkiye’deki sigorta sektöründe neler yapılabileceği üzerine değerlendirmelerde bulunulacaktır
[ PDF DOSYASI ]
TERMAL TURİZM İŞLETMELERİNDE KÜR HİZMETLERİNİN ALGILANAN ÖNEMİ: EGE BÖLGESİ’NDE BİR ARAŞTIRMA
- Artan küresel rekabette ülkemizin termal turizmden daha fazla pay alabilmesi için, termal turizm işletmelerinin yapısı, işleyişi, müşteri beklenti-memnuniyet düzeyleri araştırılması gereken konular olarak görülmektedir. Çalışmada termal turizm işletmelerinde konaklayan misafirlerin sunulan kür hizmetlerinden (cinsiyet, yaş, eğitim ve gelir değişkenlerine göre) önem algılamalarında anlamlı farklılıklar olup olmadığı 5’li Likert Ölçeği kullanılarak hazırlanan anket formu ile araştırılmış, anketlerde elde edilen veriler SPSS for Windows 13.0 paket programında analiz edilerek yorumlanmıştır
[ PDF DOSYASI ]
BÜYÜK İŞLETMELERİN WEB SİTELERİNDE YER ALAN MİSYON VE VİZYON İFADELERİNİN PAZAR ODAKLILIK AÇISINDAN İNCELENMESİBÜYÜK İŞLETMELERİN WEB SİTELERİNDE YER ALAN MİSYON VE VİZYON İFADELERİNİN PAZAR ODAKLILIK AÇISINDAN İNCELENMESİ
- Stratejik yönetim uygulamalarında misyon ve vizyon ifadeleri, firmanın temel varlık nedenini, değerlerini, hedeflerini ve önceliklerini yansıtan önemli tanımlamalardır. Bu belgelerin ışığında firma, odak olarak belirlenen doğrultuda strateji, plan ve politikalarını oluşturur ve faaliyetlerine yön verir. Bir firma stratejisi olarak son yıllarda oldukça ilgi çeken pazar odaklılığın temelinde, müşteriler, rakipler, tedarikçiler gibi pazar değişkenleri için sürekli bilgi toplanması ve işletme içinde bu bilgilerin hızla yayılarak topyekün bir firma kültürü ve davranışı halinde pazara odaklı olunması amacı yatmaktadır. Çalışmada Türkiye’nin en büyük 500 firmasının internet siteleri incelenerek, misyon ve/veya vizyon ifadelerine sitelerinde yer veren 245 tanesinin tanımlamaları analiz edilmiş ve firmaların stratejik yönelimlerini gösteren bu belgelerde pazar odaklı ifade ve göndermelere yer verilme sıklığı içerik analizi yöntemi yardımıyla ölçülmeye çalışılmıştır. Tanımlamaların büyük çoğunluğunda ortak eksen, “faaliyet gösterilen sektörde üretim kaynaklarını verimli kullanıp yüksek kaliteli ürün/hizmet üreterek müşteri beklentilerini karşılamak (aşmak) ve sektöründe lider bir firma olmak” şeklinde karşımıza çıkmaktadır
[ PDF DOSYASI ]
İŞLETMELERDE HALKLA İLİŞKİLER İŞLEVİNİN ALGILANMASI:
- Halkla ilişkiler işlevi, işletmelerin çevresine uyumuna yardımcı olan ve çalışma ilişkilerini düzenleyerek, sosyal ve ekonomik gelişimlerini destekleyen yönetsel bir fonksiyondur. Halkla ilişkilerin temel konusu “imaj” yaratmaktır. Taklit edilmesi zor bir stratejik değer olarak tanımlanan imaj sürdürülebilir rekabet avantajı yaratma potansiyeline sahiptir. İşletmelerin diğer işlevleri ile ulaşmaya çalıştıkları sonuçlara, halkla ilişkiler desteğiyle daha kolay ve daha kalıcı bir şekilde ulaşabilecekleri ise, genelde göz ardı edilmektedir. Çünkü halkla ilişkiler fonksiyonu, işletme yöneticileri tarafından genelde bir lüks veya gereksiz bir harcama olarak algılanır. Hâlbuki halkla ilişkiler ile yaratılan imaj ve bu olumlu imajın doğrudan veya dolaylı olarak yarattığı kazançlar, bu fonksiyonun işletmeye olan maliyetini fazlasıyla geri kazandıracaktır. Bu çalışmanın amacı, Afyonkarahisar ilinde faaliyet gösteren banka, otel, dershanelerden oluşan hizmet sektörü yöneticilerinin halkla ilişkiler faaliyetlerini nasıl algıladıklarını saptamaktır. Bu kapsamda Afyonkarahisar ilinde faaliyet gösteren 35 banka, otel, dershane yöneticilerine yönelik bir anket uygulaması gerçekleştirilmiştir. Elde edilen bulgular, araştırma kapsamında yer alan yöneticilerin; halkla ilişkiler işlevini, pazarlama ve insan ilişkileri işlevleri olarak algılama, halkla ilişkilerin, kriz yönetimi aracı olarak görülmemesi, halkla ilişkilerin hedef kitlesini doğru olarak tespit edememe konularında ortak yanlış algılamalara sahip olduklarını göstermiştir.
[ PDF DOSYASI ]
KATILIM BANKALARININ FİNANSAL ETKİNLİĞİ
- Türk finans sistemine 1980’li yıllarda giren katılım bankaları yıllar itibariyle gelişim göstermektedir. 2005 yıl sonu itibariyle bankacılık kesimindeki payını %2.44, toplam mevduatlar içerisindeki payını %3.33 ve toplam krediler içerisindeki payını %4.94 seviyelerine getirmiştir. Faizsiz bankacılık işlemi yapan katılım bankalarının etkinlik ve verimliliğinin değerlendirmesi önemli görülmektedir. Araştırma çalışmasında etkinlik ölçümü için “Veri Zarflama Analizi” yöntemi uygulanmaktadır. Analizde 5 karar verme biriminin 2001-2005 yılları arasındaki 3 girdi (mevduat toplamı – toplanan fonlar, personel giderleri, faiz giderleri – kar payı giderleri) ve 2 çıktı kalemi (kredi toplamı – kullandırılan fonlar, faiz gelirleri – kar payı gelirleri) kullanılarak uygulama çalışması gerçekleştirilmektedir.
[ PDF DOSYASI ]
STRATEJİK PROJEKSİYONLAR BAĞLAMINDA KOBİ’LERDE FİNANSMAN ARAÇLARI KULLANIMI
- Bu çalışmanın amacı, özkaynaklar dışındaki finansman araçlarının kullanımında KOBİ’leri ayrıştıran faktörleri incelemektir. Ankara, OSTİM Organize Sanayi Bölgesindeki imalat sanayinde faaliyet gösteren KOBİ’lerin sahipleri ile yapılan anket çalışmasından elde edilen veriler, diskriminant analizi ile değerlendirilmiştir. Analiz sonuçlarına göre, finansman araçlarını kullanan ve kullanmayan KOBİ’leri ayrıştırmada en önemli faktörler; finansman araçlarının kullanım amaçları, işletmede yaşanan finansal sorunlar ile finansman araçlarından faydalanamama nedenleri ve bu araçlar hakkındaki bilgi düzeyi olarak belirlenmiştir. İhracat, hukuki statü ve işletme sahibinin yaşı istatistiksel olarak anlamlı bulunmuş, ancak stepwise diskriminant analizinde bu değişkenler fonksiyona girememiştir. İşletme sahibinin eğitim seviyesi, işletmenin yaşı, personel sayısı ve muhasebe-finansman departmanının varlığı değişkenleri ise istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır.
[ PDF DOSYASI ]
İŞLETMELERİN VZA İLE MALİ TABLOLARINA DAYALI ETKİNLİK ÖLÇÜMÜ: METAL ANA SANAYİİNDE BİR UYGULAMA
- Günümüzde yaşanan yoğun rekabet, işletmeleri kaynaklarını etkin ve verimli şekilde kullanmaya, rekabet ettikleri sektör içindeki performanslarını göreli olarak değerlendirmeye ve etkinlik sınırında yer almak için referans almaları gereken işletmeleri belirlemeye zorlamaktadır. Veri Zarflama Analizi (VZA), işletmelerin kaynaklarını ne ölçüde etkin kullandıklarını belirlemede yararlanılan parametrik olmayan, doğrusal programlama tabanlı bir yöntemdir. Bu çalışmada, İMKB 100 endeksinde işlem gören metal ana sanayiindeki 13 işletmenin 2003-2007 dönemleri arasındaki mali tablolarına dayalı etkinlik ve verimlilikleri, iki girdi-iki çıktı kullanılarak VZA yöntemlerinden çıktı yönlü CCR modeli ile araştırılmıştır. Analiz için EMS paket programı kullanılmıştır. Ayrıca 2007 yılında çıktı yönlü CCR modeline göre etkin olmayan işletmelerin etkin ve verimli konuma geçebilmeleri için kullandıkları girdi-çıktı miktarları ve ait oldukları sektörde etkin konumda olan işletmelere göre potansiyel iyileştirme oranları belirlenmiştir.
[ PDF DOSYASI ]
TEORİDE VE UYGULAMADA FİYAT FARKLILAŞTIRMASI STRATEJİLERİ
- Karını maksimize etmeye çalışan firma, tüketici artığından daha fazlasını almaya çalışır. Bu tür amacı olan firmalar için uygun fiyatlama stratejilerinden biride fiyat farklılaştırmasıdır. Fiyat farklılaştırması teoride daha çok birinci, ikinci ve üçüncü dereceden fiyat farklılaştırması olarak bilinirken, uygulamada çift yönlü tarife, bağlı satışlar, bölgesel ve zamanlar arası fiyat farklılaştırması olarak da uygulama da karşımıza çıkar. Bu çalışma teori ve uygulama da fiyat farklılaştırmasına ışık tutmayı hedeflemiştir.
[ PDF DOSYASI ]
TÜRKİYE PİYASALARINDA PARAMETRİK RİSKE MARUZ DEĞER MODELİNİN TAŞIDIĞI RİSKLER
- Bu çalışmanın amacı, Basel II Uygulamaları doğrultusunda ülkemizde kullanılacak olan Riske Maruz Değer (RMD) Modeline dayalı olarak bankaların piyasa riskine karşılık ayıracağı sermaye tutarının olması gereken değere yakın olup olmayacağını araştırmaktır. Dolayısıyla, RMD modelinin Türkiye piyasalarında kullanımının bir risk taşıyıp taşımadığı incelenmektedir. Bunun için, Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS), döviz ve hisse senetlerinden oluşturulan hipotetik bir portföyün RMD’leri, parametrik RMD (Varyans-Kovaryans) yöntemi ile hesaplanmakta ve bulunan bu sonuçlar bir sonraki dönemde test edilmektedir. Çalışmada, 2004-2005 yıllarına ait günlük veriler kullanılmaktadır. Araştırma sonuçları, yıllar arasındaki yüksek değişkenlik nedeniyle, PRMD modelinin varsayımından büyük sapmalar olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla, Türkiye piyasalarında piyasa riski için sermaye tahsis edilmesinde PRMD modelinin kullanılması riskli olmaktadır.
[ PDF DOSYASI ]
AÇIKLANMIŞ KARŞILAŞTIRMALI ÜSTÜNLÜKLER VE BAZI REKABET GÜCÜ ENDEKSLERİ: TÜRK MOBİLYA SEKTÖRÜ ÜZERİNE BİR UYGULAMA
- Bu çalışmanın amacı, Türk mobilya sektörünün uluslararası alanda rekabet gücünün belirlenmesidir. Türkiye ekonomisinde yaşanan gelişmelerin önemli bir kısmı rekabet gücü açısından olumsuzluk taşımasına rağmen, son dönemlerde bazı sektörlerin yakaladıkları başarı dikkat çekici niteliktedir. Bu sektörlerden bir tanesi de mobilya sektörüdür. Türk mobilya sektörünün 2001 ve 2006 yılları arasındaki ithalat ve ihracat değerlerini kullanarak; Açıklanmış Karşılaştırmalı Üstünlükler Endeksi (RCA), Göreli İhracat Avantaj Endeksi (RXA), Göreli İthalat Avantaj Endeksi (RMA), Göreli Ticaret Avantaj Endeksi (RTA) vb. endeksler hesaplanmıştır. Bu çalışmada söz konusu endeksler yardımı ile sektörün uluslararası ticarette rekabet gücü değerlendirilmeye çalışılmıştır.
[ PDF DOSYASI ]
ABD VERGİ SİSTEMİ ve GELİR İDARESİ
- Amerika Birleşik Devletleri, 12,450 trilyon ABD Doları GSYİH’sı (2006 Yıl Sonu Tahmini) ile dünyanın en önde gelen ekonomisidir. Son yıllarda gelişen vergi politikalarının birçoğunun öncülüğünü yapan ABD, vergi sistemi ve gelir idaresi açısından incelenmeye değer niteliklere sahiptir.
ABD vergi sistemi, federal yönetim tarzı, eyaletten eyalete değişen mahalli idare yapıları ve ademi merkeziyetçilik anlayışı nedeni ile hayli karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu nedenle, öncelikle ABD devlet teşkilatı ve hukuki yapısı ana hatlarıyla ortaya konacak, birinci bölümde federal vergi idaresi ve ikinci bölümde de vergi sistemi incelenecektir. Çalışma, sonuç ve genel değerlendirme bölümü ile son bulacaktır.
[ PDF DOSYASI ]
TÜRKİYE’DE BEŞERİ SERMAYE KALKINMA İLİŞKİSİNİN BÖLGESEL ANALİZİ
- Bu çalışmada, ülke kalkınmasında önemli belirleyicilerden olan beşeri sermayenin, bölgeler bazında değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu değerlendirme, beşeri sermayenin o ülkenin bölgelerinin fert başına düşen üretimi içinde yer alan miktarın ölçülmesiyle sağlanabilmiştir. Böylece, tarihsel süreçte önemi vurgulanan beşeri sermayenin günümüz koşullarında kalkınmaya olan etkisi ve bunun bir ülke için taşıdığı önem ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalışma boyunca yapılan analizlerde, TİK (Türkiye İstatistik Kurumu)’den 2003 Hane Halkı Gelir ve Tüketim Anketince elde edilen ve Türkiye bölgeleri bazında yaş ve eğitim sınıflandırılmasına göre ücret-maaş gelirlerini içeren veri grubundan yararlanılmıştır. Bu veri grubundan yararlanma esnasında özetle, seçilen bir üretim fonksiyonu ile Türkiye bölgelerine ait gayri safi milli hâsıla cinsinden ele alınan üretim düzeyleri, üretim faktörlerince bileşenlerine ayrılmaktadır. Sonrasında üretimin içinde beşeri sermayenin katkısı, Krueger (1968) tarafından önerilen üretimin karşılaştırılması esasına dayalı bir eşitsizlik denklemince hesap edilmektedir.
[ PDF DOSYASI ]
TÜRKİYE’DE TARIM POLİTİKALARINDAKİ DÖNÜSÜMÜN KAMU BÜTÇESİ ve EKONOMİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
- Dünya ticaretinde tarımsal ürünlerin ve buna bağlı olarak tarım piyasalarının tarihte her zaman önemli bir yeri olmustur. Türkiye ekonomisinde de uzun yıllar tarım kesimi önemini korumustur. Ancak 1980’li yıllarda dünya ekonomisindeki değisim ve küresellesme eğilimi tarım kesimini de etkilemis ve dünya genelinde tarım politikalarında büyük dönüsümler yasanmaya baslamıstır. Tarım sektöründe önemli bir dönüsüm sürecini baslatan faktörler arasında; Avrupa Birliği tarafından uygulanan Ortak Tarım Politikaları, 1986 yılında baslayan ve 1994 yılında tamamlanan Uruguay Raundu çerçevesinde tarım sektörü için alınan kararlar ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın devreye girisiyle gelismekte olan ülkelerde uygulanan ya da uygulatılan “Yapısal Uyum Politikaları” sayılabilir. Bu faktörler rekabetçi piyasa ekonomisi ve serbestlesmeye geçis anlamında yeni bir yapılanmayı getirmistir. Türkiye ekonomisi de su anda dünyada yasanan bu sürece dahil olmak zorundadır. Avrupa Birliğine giris sürecinde ortak tarım politikalarına geçis ile IMF ve Dünya Bankasının yapısal uyum politikaları Türkiye ekonomisinde tarım politikaları alanında önemli bir dönüsümü beraberinde getirmistir
[ PDF DOSYASI ]